‘BU EYLEM’

 

İşverenin Hukuki süreci göz önünde bulundurarak eylemci işçilere gönderdiği işinize dönün mesajının ardından işçiler işinin başına geçti.

Hiç bir ürünü dikkate almadan sadece ev kiraları üzerinden bir değerlendirme yapsak bile geçim şartlarının zorluğu tespit edilebilir. 

Alım gücü her gün yapılan zamlarla zorlaşıyor. Alüminyum işçisi de eriyen ücretlerine dikkat çekmek istedi.

Çünkü;
Benzeri işkolunda çalışan işçilere aynı işveren tarafından tatminkar ücretler verirken alüminyum işçisini bu ücret reva görülemezdi. Haliyle alüminyum İşçisinin iyileştirme istemesi kadar doğal bir talep olamaz. 

Ancak; bu haklı talebin isteniş biçimi hukuksal zemini ve zamanı tartışılmaya muhtaç. 

Fabrikanın ve işçilerin muhtemel mağduriyeti düşünüldü mü? Düşünüldüyse bile tecrübesi olmayan bunca işçi neden yalnızdı? Üst düzey Sendika yetkilileri neden burada değildi…?

Demokratik gibi görünse de öngörüden uzak gerçekleşen bu eylem netice itibari ile son buldu ama provokasyona açık bir eylemdi…

Hiç kimse kusura bakmasın Seydişehir bu olayları çok yaşadı. Acı faturalar ödedi. Bir arkadaşımız cinayete kurban gitti. Yüzlerce işçi 17. Maddeden işten çıkarıldı. Cezaevlerinde yattı. 

Bugün işçinin iyileştirme isteği, masum ve haklı talebi provakasyona fırsat verecek nitelikteydi. Disk üniformalı kişilerin, yabancı yüzlerin varlığı tehlikenin habercisiydi. 

Olayın diğer boyutu ise; sözleşme dönemine daha bir yıl olduğu halde alel acele eylem kararı alınmasıdır… 

İşçilerin bu haklı talebi sendikal mücadelelere malzeme edilecek ‘herhangi bir şey’ değildir. Emek mücadelesidir. 

Dolaysı ile işçi; “yürüyün arkanızda biz varız.” diyerek hukuki zemin üzerine oturtulmamış bir eylem girdabına içine atılmamalıydı.

Bu eylem; tam anlamı ile iyileştirme görüşmelerinde başarısız olan sendika genel merkezinin “baştan savma”kurnazlığıdır. işçiyi ateşe atarak kendi beceriksizliğini kamufle etme eylemidir.

Dua edilsinki herhangi bir olay zuhur etmedi. Çünkü fabrikanın kalbi elektrolizler ve dökümhane pert olmaktan son anda kurtarıldı.

Bu tesisin tapusu CENGİZ kardeşlere aittir ama gerçek sahibi Seydişehirlilerdir. Sadece bugün değil torunlarımızın da geleceğidir.

Sendika şayet samimi ise; hadi bir karar alsın ve toplu iş sözleşme tarihine kadar işçiden aldığı sendika aidatını almasın.

Hülasa; 
İşveren bu meseleye oransal iyileştirmelerle rakamlarla oynayarak değil, vicdani bir çözüm bulmalıdır. 

İşte bu açıdan olayın tek haklı tarafı alüminyum işçisidir. 

Ayrıca İşverenin bu saatten sonra eylemin suçlularını arayıp işten çıkartmak gibi bir tasarrufa geçmesi ummuyorum ama çok yakışıksız bir mukabele olur.