EĞİTİM SİSTEMİMİZ
Bidayetten beri daha ilkokul sıralarından bu yana süregelen eğitim sistemimiz, bir makineye benzer. Giren çocuklar hiç bir şekilde kendi öz yaratıcılıklarını, düşünce özgürlüklerini hür iradeleri ile ortaya koyamazlar ya da bu yetileri geliştiremezler.
Bu makinenin işleyişi, akademik ve siyasi kriterlere göre belirlenmiştir.
Başarı kriteri, makineden çıktığında sisteme ne kadar uyum sağladığına göre ölçülür. Çünkü orada aşırı uçlar, düşünce serbestisi, özgür düşünce kabiliyeti tırpanlanmıştır. O kutu içinde verileni alırlar.
Sistemin ileriki aşamalarında, seçiciliğin yerini biçicilik alır.
Geriye kalan öğrenci profili ile: Öğrenci eğitmen hocasının seviyesine çıkması gerekirken, eğitmen hocanın “her geçen gün eğitim düzeyi iyice düştü” düşüncesine kapılarak öğrencinin düzeyine inmesi bir başka ifade ile kendini öğrenci penceresinden anlaşılır kıldırma çabaları ve bu uğurda kendince teknikler geliştirmesi kaçınılmaz bir hal alır..
Bu girizgâhtan sonra:
Sıcak bir yaz mevsiminde, Ankara’nın tarihi dokusuna sadık kalmaya devam eden üniversitelerimizin bazısında bir seçim dönemini daha tamamladık.
Aday hocalarımızın her birinin, biz seçmenlere kalplerinde ayırım yapmadan ulaşmaya çalıştıkları inancını taşıyorum. Sonuçların her zaman Üniversitelerimize hayırlı olacağını da biliyorum çünkü burası Ankara, Türkiye’nin kalbi yani şah damarı...
Bu vesile ile sayıca fazla oy’u alan Sayın Rektör adaylarını kutluluyorum...
Mesajıma, kendi bakış açımla eğitim sistemini özetlemeye çalışarak başlamak istedim. Her zaman olduğu gibi de beklentim, yöneticilerimizden üniversitelerimizin öncülük yaparak eğitim sistemine çok daha fazla eğilmeleri gerektiğinin temennisidir.
Saygılar
Doç. Dr. Kutluay YÜCE
Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi
Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Öğretim Üyesi