1946 yılı güz mevsiminde Seydişehir’in ilk hastanesi için Seydişehir halkı hummalı bir çalışma içine girmişlerdi. Binanın yatırım programına alınmasında Seydişehir’in öz evladı, Konya Milletvekili ve Çalışma Bakanı Dr. Sadi Irmak Bey’in büyük hamiyetleri olmuştu. Ayrıca Seydişehir Kaymakamı Selahattin Erçin, Belediye Başkan Vekili Dr. Hakkı Onul Beylerin de yoğun teşebbüsleri inkâr edilemezdi. Çalışma Bakanlığı tarafından Hastane binası için 20000 Lira ödenek ayrılmıştı. Kağnılarla taş ve kum getiriliyor, kazma ve kürekler işliyor, lazım olan kereste Reze Belinden aşırtılıyordu. Gözlerde sevinç, gönüllerde gayret, bileklerde kuvvet herkes çalışıyordu. Hastane binasının Seydişehir’e girişte sol yandaki silüeti zihinlerde tamamlanmış, ahali beyaz çarşaflı karyolalarda tedavi gören hastaları, şifa dağıtan genç doktorları şimdiden görür gibi oluyordu. Küpe Dağı’ndan kopup gelen rüzgârların yelpazeleyeceği bu eser, kentte esenliğin bir teminatı olarak yükselecekti.
Seydişehirliler geleceğe umut dolu, geçmişe ise yaşlı gözlerle bakacaktı. Neden mi böyle? Çünkü her Seydişehirli maziye baktıkça, yaşaması mümkün olan bedenlerin nasıl tükenip söndüğünü, hayatını kaybetmemek için yalvarıp uzanan elleri, dolup taşan mezarlıkları gözyaşları ile hatırlar. Hastalara, garip gurebaya karşı pek merhametsiz olan kış soğuklarına aldırmadan kağnılara, çarıklı ayaklara yol vermeyen karlı geçitleri biricik evladını bağrına basıp Doktor! Doktor! diye aşıp köyünden kasabaya gelen zavallı annenin, ciğerine saplanan hain bir kurşunun döktüğü kanları akıta akıta koşup gelen yaralı bir delikanlının, apandisiti patlayıp sancıdan feryat eden bir biçarenin -Kazada bunun tedavisi mümkün değildir-cevabı ile karşılaştığında duyduğu ıstırabın çektiği meşakkatten daha büyük olduğunu sanırım anlar gibiyiz. Beyşehir üzerinden gidilen Vilayet yollarında ne yiğitler, ne canlar, ne taze gelinler yitirilmişti. Artık Seydişehir’de hastane binasıyla birlikte doktorsuz, hastanesiz, hayatların talihe emanet edildiği karanlık geceler nihayete ermekteydi. Bina bu duygularla, 1947 yılında nasırlı ellerle yükselen temeller üzerinde bir şifa yurdu olarak parlamaya başlamıştı.
4 Nisan 1947 Salı günü Konya Valisi Necmettin Ergin Seydişehir’e gelmiş ve kentte iki gün kalmıştı. Bu sürede hastane binasında da tetkiklerde bulunmuştu. 25 yataklı Seydişehir’in bu ilk hastanesi 1975’e kadar hizmet verebilmiş, aynı plan üzere yenilenmiştir. Daha sonra sonra 1 ve 2 nolu Sağlık Ocakları açılmıştır.1986 yılında ise 120 yataklı SSK Hastanesi tamamlanarak hizmete girmişti. Ayrıca 50 yataklı yeni Seydişehir Devlet Hastanesi inşaatına başlanmıştı. Devlet Hastanesinin tamamlanan binasının geçici kabulü 12 Aralık 1989’da yapılmıştı. Hastanenin buraya taşınmasıyla da münhal hale gelen Seydişehir’in ilk hastane binasının Sağlık Meslek Lisesi yapılması için girişimlere derhal başlandı. Uzun yıllar Sağlık Meslek Lisesi olarak hizmet veren bina, yeni okul binasının yapılması üzerine, 14 Şubat 2017 tarihinde yıkılmış, bulunduğu alanın bir bölümü park yapılmış, kalan kısma ise İlçe Toplum Sağlığı Müdürlüğü binası yapılarak 1 ve 2 nolu Aile Sağlığı Merkezleri 6 Nisan 2022 de buraya taşınmıştır. Mevcut Devlet Hastanesi ile SSK Hastanesi (Maden Hastanesi) ise 12 Aralık 2005 tarihinde “Seydişehir Devlet Hastanesi” adıyla birleştirilmişlerdi. Seydişehir Devlet Hastanesinin A Blok Binasının yanına 75 yatak kapasiteli ek bina yapılarak Haziran 2018’de hasta kabullerine başlandı. Böylece Seydişehir’de Sağlık hizmetlerinin daha etkin ve verimli şekilde verilmesi amaçlanmıştır. Değerli okurlar söz sağlıktan açılmışken Seydişehir’in efsane doktorlarından Dr. Veli Topkara’yı da bir başka yazımıza konu ederek anacağımı belirtmek istiyorum.
(Selçuk, 9 Ekim 1946,Yıl 1,Sayı 95,sayfa 2; Galip Bilge ”Seydişehir Hastanesinin Temelleri Atılırken” Selçuk,23 Ekim1946,Yıl 1,Sayı 99,sayfa 3,Seydişehir Postası,12 Aralık 1989, Yıl 18,Sayı 869,sayfa 1)