Asma Kilit

Güncel (STG) - SEYDİŞEHİR TOROSLAR GAZETESİ | 31.08.2024 - 12:35, Güncelleme: 31.08.2024 - 13:10
 

Asma Kilit

Abdullah Uluyurt Köşe Yazısı

Asma kilit benim küçüklüğümde her yerdeydi. Akşamdan sabaha kadar karanlıklardan, karanlık insanlardan korumak için dükkânlarda, resmi dairelerin kapalı olduğu saatler ve hafta sonları bahçe kapılarında, defin dışında mezarlık kapılarında. Ortadan göbekten döneni vardı. Onu kırabilirdiniz. Bir de siyah döküm göbekli, tabandan anahtarı giren Çin (asma) Kilidi vardı. O her yerde güvenle kullanılırdı. Ülkeye kaçak girerdi aleni kullanılırdı. Tezgâh altı satılırdı. Daha sonra onu taklid eden ve bence en az onun kadar kaliteli Kayseri merkezli “Hokk” marka asma kilit çıktı. Yabancı bir marka imiş gibi gözüken Hokk’un yıllar sonra açılımının “Hacı Osman Küçükkatırcı” olduğunu öğrendim. Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıl kutlamaları pek şaşalıydı. Ben de katıldım. O zaman mesai yaptığım kamu kurumuna bir çalışma yapmış bu kutlamalara uyruğu yabancı! Türk çocuklarının katılımını sağlamıştım. Pek çoğunun genetik haritasının o coğrafyaya karıştığını düşündüğüm o çocukların da katıldığı o törenlerin başkahramanı “okçular vakfı”ydı. Atta ok fırlatan birkaç kız, ata binen birkaç oğlan… Benim yanımdaki gençlerden atın üstünde doğanlar, Kazaklar ve Kırgızlar da vardı… Onların ata binme hevesleri alandaki “görevlilerce” püskürtüldü. Ya Hak! İşte o meydanda yıllar önce zafere soyunan Türk Hakanı Alpaslan ve süvarileri vardı. Karşısında ise Roma komutanı. Savaşı Türk Hakanı kazanmıştır. Büyük Selçuklu Türk Devleti kazanmıştır. Ordularında kimin olduğunu bugün bilmiyorum. Lakin Roma ordusunda Peçenek ve Kumanların olduğu kesindir. Roma kazansaydı herhalde bunlar da heveslenerek “Türk zaferini” kutlayacak değillerdi. Alparslan’ın elinde bir kılıç vardı. Bu kılıç at üstünde belinde parlayan bir kılıçtı. Yakından bakmayanlar onu salt kılıç görürler oysa o bir asma kilit anahtarıydı. Türk’e kilitlenmiş Anadolu kapısındaki asma kilidinin anahtarı. At üstünde. Türk Hakanı Alparslan. Süvarileri. Anahtar kılıç. Bizimdir. Ya Hak! Sekiz yıllık hükümranlığında İslam coğrafyasına seferler yapan Osmanlı Türk İmparatoru Yavuz Sultan Selim’in Mısır’da Memlük Devletini ortadan kaldırdığını biliyoruz. Bize Kölemenler Devleti olarak da öğrettiler ama bütün Avrupa’nın o devlete “Türkiye” dediğini öğretmediler. Bugün Mısır’da Türk’ün ayak izleri ve aziz hatıraları o dönemden kalma… Yıkan Türk, yıkılan Türk. O zaman da muzaffer orduların yanında Anadolu’ya gelerek açık asma kilitten Anadolu kapısından girenler olmuştu. Karanlıklarda, karanlık insanlar hep açık kapılardan girerlerdi Anadolu’ya. Ricat. Anadolu ve Rumeli’de mükim Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun son iki yüz elli yıllık dönemi bozgun ve ricat tarihidir. Viyana, Kafkas, 93 Harbi, Balkan, Birinci Dünya Savaşı… Sakarya, ricat ya da bozgunun durduğu yerdir. Yalan söylettirilen tarihten beslenen ve gerçek tarihe yalan diyenlerin görmek ve duymak istemediği Sakarya’dır. En az kayıpla geri çekilen ve askeri koruyan ricatlara kaçaklar tarihi dediler. Olsun. Yine bir atlı komutan. Gazi Mustafa Kemal. Belinde kılıç. Kılıçda asma kilidin şifreleri. Kocatepe’den Afyon ovasına bir anda huysuzlanan atıyla uzanmakta. Fahrettin Altay komutasında 5. Süvari Kolordusunu denetlemekte. Atın üstünde. Belinde kılıç. Kılıç da şifre… Huruç… Yarma ve yok etme… Tertemiz bir vatan bırakma gayretiyle nazlı İzmir’e bakmakta. O’nun gözlerinden Hakkari, Van, Erzurum, Tunceli, Diyarbakır, Trabzon velhasıl bütün ehli vatan İzmir’e bakmakta. Bazıları Edirne’yi görmekte atın üstündeki adamın gözünden. Bazıları Dimetoka, Kosova hatta Viyana. Sakarya’da sulanan at susamış Menderes Irmağına bakmakta. Aslında o Tuna kıyısından, Sava Irmağından sulanma arzusunda. O at, Sultan Alparslan’ın atının tayıdır. O atı kullanan süvari Mete’nin kanındandır. Belindeki kılıç, Ötüken’de eriyen dağdandır. O kılıç Anadolu’yu yurt yaparken “asma kilidi” açan anahtarın şifresinin aynısı, Anadolu’yu Türk yurdu yapıp karanlık ve karanlıklardan gelenlere kapatandır. Kilit o kilit. Anahtar o anahtar. O kılıç bu kılıçtır. Buhara’dan. O at Malazgirt’te, İstanbul’da beyaz donlu, Sakarya ve Dumlupınar’da dorudur. Süvari aynı, başkomutan aynı. Ayrı diyenin bir hesabı var. Karanlıklardan asma kilide saldıranlar var. Yirmi Altı Ağustos bizimdir bizim. Bizi bizden ayıranlar var…  
Abdullah Uluyurt Köşe Yazısı

Asma kilit benim küçüklüğümde her yerdeydi.

Akşamdan sabaha kadar karanlıklardan, karanlık insanlardan korumak için dükkânlarda, resmi dairelerin kapalı olduğu saatler ve hafta sonları bahçe kapılarında, defin dışında mezarlık kapılarında.

Ortadan göbekten döneni vardı. Onu kırabilirdiniz. Bir de siyah döküm göbekli, tabandan anahtarı giren Çin (asma) Kilidi vardı. O her yerde güvenle kullanılırdı. Ülkeye kaçak girerdi aleni kullanılırdı. Tezgâh altı satılırdı. Daha sonra onu taklid eden ve bence en az onun kadar kaliteli Kayseri merkezli “Hokk” marka asma kilit çıktı. Yabancı bir marka imiş gibi gözüken Hokk’un yıllar sonra açılımının “Hacı Osman Küçükkatırcı” olduğunu öğrendim.

Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıl kutlamaları pek şaşalıydı. Ben de katıldım.

O zaman mesai yaptığım kamu kurumuna bir çalışma yapmış bu kutlamalara uyruğu yabancı!

Türk çocuklarının katılımını sağlamıştım. Pek çoğunun genetik haritasının o coğrafyaya karıştığını düşündüğüm o çocukların da katıldığı o törenlerin başkahramanı “okçular vakfı”ydı. Atta ok fırlatan birkaç kız, ata binen birkaç oğlan…

Benim yanımdaki gençlerden atın üstünde doğanlar, Kazaklar ve Kırgızlar da vardı…

Onların ata binme hevesleri alandaki “görevlilerce” püskürtüldü.

Ya Hak!

İşte o meydanda yıllar önce zafere soyunan Türk Hakanı Alpaslan ve süvarileri vardı. Karşısında ise Roma komutanı.

Savaşı Türk Hakanı kazanmıştır. Büyük Selçuklu Türk Devleti kazanmıştır. Ordularında kimin olduğunu bugün bilmiyorum. Lakin Roma ordusunda Peçenek ve Kumanların olduğu kesindir. Roma kazansaydı herhalde bunlar da heveslenerek “Türk zaferini” kutlayacak değillerdi.

Alparslan’ın elinde bir kılıç vardı. Bu kılıç at üstünde belinde parlayan bir kılıçtı. Yakından bakmayanlar onu salt kılıç görürler oysa o bir asma kilit anahtarıydı. Türk’e kilitlenmiş Anadolu kapısındaki asma kilidinin anahtarı.

At üstünde. Türk Hakanı Alparslan. Süvarileri. Anahtar kılıç.

Bizimdir.

Ya Hak!

Sekiz yıllık hükümranlığında İslam coğrafyasına seferler yapan Osmanlı Türk İmparatoru Yavuz Sultan Selim’in Mısır’da Memlük Devletini ortadan kaldırdığını biliyoruz. Bize Kölemenler Devleti olarak da öğrettiler ama bütün Avrupa’nın o devlete “Türkiye” dediğini öğretmediler. Bugün Mısır’da Türk’ün ayak izleri ve aziz hatıraları o dönemden kalma…

Yıkan Türk, yıkılan Türk. O zaman da muzaffer orduların yanında Anadolu’ya gelerek açık asma kilitten Anadolu kapısından girenler olmuştu.

Karanlıklarda, karanlık insanlar hep açık kapılardan girerlerdi Anadolu’ya.

Ricat.

Anadolu ve Rumeli’de mükim Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun son iki yüz elli yıllık dönemi bozgun ve ricat tarihidir. Viyana, Kafkas, 93 Harbi, Balkan, Birinci Dünya Savaşı…

Sakarya, ricat ya da bozgunun durduğu yerdir. Yalan söylettirilen tarihten beslenen ve gerçek tarihe yalan diyenlerin görmek ve duymak istemediği Sakarya’dır.

En az kayıpla geri çekilen ve askeri koruyan ricatlara kaçaklar tarihi dediler. Olsun.

Yine bir atlı komutan. Gazi Mustafa Kemal. Belinde kılıç. Kılıçda asma kilidin şifreleri. Kocatepe’den Afyon ovasına bir anda huysuzlanan atıyla uzanmakta.

Fahrettin Altay komutasında 5. Süvari Kolordusunu denetlemekte. Atın üstünde. Belinde kılıç. Kılıç da şifre… Huruç… Yarma ve yok etme…

Tertemiz bir vatan bırakma gayretiyle nazlı İzmir’e bakmakta. O’nun gözlerinden Hakkari, Van, Erzurum, Tunceli, Diyarbakır, Trabzon velhasıl bütün ehli vatan İzmir’e bakmakta.

Bazıları Edirne’yi görmekte atın üstündeki adamın gözünden. Bazıları Dimetoka, Kosova hatta Viyana.

Sakarya’da sulanan at susamış Menderes Irmağına bakmakta. Aslında o Tuna kıyısından, Sava Irmağından sulanma arzusunda.

O at, Sultan Alparslan’ın atının tayıdır. O atı kullanan süvari Mete’nin kanındandır. Belindeki kılıç, Ötüken’de eriyen dağdandır.

O kılıç Anadolu’yu yurt yaparken “asma kilidi” açan anahtarın şifresinin aynısı, Anadolu’yu Türk yurdu yapıp karanlık ve karanlıklardan gelenlere kapatandır.

Kilit o kilit. Anahtar o anahtar. O kılıç bu kılıçtır. Buhara’dan.

O at Malazgirt’te, İstanbul’da beyaz donlu, Sakarya ve Dumlupınar’da dorudur.

Süvari aynı, başkomutan aynı.

Ayrı diyenin bir hesabı var.

Karanlıklardan asma kilide saldıranlar var.

Yirmi Altı Ağustos bizimdir bizim.
Bizi bizden ayıranlar var…

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.