Aslında Seydişehir'in var olan mutfak kültürü yabana atılacak gibi değil.
Benim izlediğim kadarıyla başta Gaziantep olmak üzere son yıllarda Konya merkezde Gastronomi
Turizmi alanında önemli çalışmaların sonucunu alan şehirler arasında.
Seydişehir'de ise Gastronomi Turizmi alanında atağa geçebilecek alt yapıya sahip bir yemek kültürü var ama bu kültürümüzü ortaya çıkaracak önemli bir çalışma olmadı.
Yakın zamanda kaybettiğim rahmetli annem ve düğün yemekleri aşçısı değerli büyüklerim Havvaana Uysaler, Şerife Öğüt,şuanda hayatta olmayan Ömer Ulutaş, Melek Ömek (Sofuların Melek), İsmet Kavruk gibi büyüklerimizden ve Dünya Türk Mutfağı Araştırmacısı/Yemek Yazarı hemşehrimiz Hülya
Erol'dan edindiğim bilgilere göre 'Su Böreği,Çokratma, Lorlu Ekmek, Keçi Etinden Güveç, Heyre Çorbası, tatlılardan ise Haşhaşlı Kıvrım,Kadın Kasığı, Zülviye' başka yörelerden bilinmeyen kesinlikle Seydişehir'in olan yemeklerinden.
Son yıllarda gastronomi Turizmin şehirlere getirisinin farkında olan kentler kendine has yemeklerini tescilletmeye başladılar.
Örnek olarak; Antep Baklavası, Afyon'un Sucuğu,Konya'nın Etli Ekmeği,Adana'nın Kebabı, Urfa'nın Lahmacunu, Oltu'nun Cağ Kebabı, Ödemiş'in Kumrusu, İnegöl Köftesi ve Kayseri'nin Mantısı vb.. Hemen hemen bütün illerde ve birçok ilçede tescillenmiş yemek kültürünü görüyoruz. Yukarıdaki saydığım yüzde yüz Seydişehir'e has yemeğimizin hiç olmazsa birinin tescillenmesi için kurumların vakit geçmeden başvuru yapması, gastronomi turizmimiz açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Kız Meslek Lisesinde de aşçılık bölümünün olması, gastronomi kültürümüzün ortaya çıkması için büyük rol oynuyor.
Zararın neresinden dönülürse kar hesabı, vakit geçmeden gastronomi turizmi için somut adımlar atılmalı.