Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

?GAÇ HAYY DURAANNN??

80’li yılların Kasımpaşa’sını paylaştığım, katı akan Haliç’in sinek yuvası iskelelerinde; koku deryasına şahitlik ettiğim halaoğlunu ziyaret ettim dün akşam… Çat kapı yaparak gittiğimiz misafirlikler geçmişte kalırken; şmdilerde ‘müsait misiniz’ nezaket cümlesinin ardından samimi ses tonu ile ‘buyur gel dayıoğlu’ diyen akraba yüreğine sığınıp yol aldık Taşağıl’a… Gambersiz düğün mü olur? dedim ve kadim dostum ‘Goca Bo’yu’ evinden alıp büyük halaoğluna da haber saldım gecenin samimiyetine iştiraki için… Ve çaylar demlendi… Cüssesi ile yer minderine dünyayı dar eden değerli dostum Çakıcının Duran, yani namı değer Goca Bo’nun samimi, davudi sesine ve latifeleriyle ve kahkahalarla yudumladık çayları… Laf lafı açıp geçmişi yad ederken bir önceki gün 15 kilo undan bize göre; bittik, şehirliye göre gözleme, kimilerine göre saç böreği yapıp hep birlikte yediklerini anlatırlarken hayıflandım doğrusu ve ‘bir dahaki ekmek eylemeye çağırın beni’ yüzsüzlüğü yaptım… Yaptım ama nafile… Tereyağlı norlu bittik, toz şekerli yumurtalı bittik, tahinli, patatesli, kakırdaklı bittik hayali yerini hayal kırıklığına bıraktı… Herkes koro halinde ‘gaç hay Hakkkıııı ekmek eylemeyverdik ki… şehirde eylettiriyoz gari ekmeği…’ cevabı verdi birden… Hiç mübalağa etmiyorum… Muhabbetin bütün samimiyetine rağmen hayretle karşıladığım bu modernleşme içimi burktu… Goca Duran’ın dediğine göre goca köyde ekmek eyleyen kalmamış herkes şehirde ve şehirliye parasıyla eylettiriyormuş ekmeği... Gaç hay Duraaaannn… Ne bittik kokusu, ne uğra bulaşığı ne beze, ne hamur teknesi, ne senit, ekstranı, ne çevirgeç (çevrilgeç) kalmış, nede oklava… Köyleri beldeleri köy olmaktan belde kalmaktan çıkartıp yozlaştıran büyükşehir yasası meğer ekmek eyleyenlere, tereyağlı bittiklere sirayet eden bir değişimin adresi olmuş… Meğer inek sağan kadında kalmamış köyde… Yine goca BO’ya göre goca köyde inek sağan iki kadın kalmış… Onlar da şehirden köye gelin gelmiş iki kadın… Hülasası; Şehirlerimiz kaba bir nezaketsizliğin kuşatılmışlığının altında iken köyümüzde, köylümüzde büyükşehir yasasına ram etmiş sanki… Değerli dostum Goca Bo, sevgili Halaoğullarım; Allah aşkına şehire şehirliye eylettirmeyin ekmeği… Söz veriyorum size ilk ekmek eylediğinizde hamurunuzu ben yoğurup bezelerinizi ben düzüverecem… Yüreğiniz dostluklarınız, sevginiz, muhabbetiniz nasıl sade, nasıl köylü, nasıl dost ve nasıl samimi kaldıysa; hamur yoğurmayı, ekmek eylemeyi, bittik yapmayı da doğallığınızın yanında bir yerlere yerleştirip muhafaza edin… Yüreğinden öptüğüm köylülerim eksik olmayın emi…
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

?GAÇ HAYY DURAANNN??

80’li yılların Kasımpaşa’sını paylaştığım, katı akan Haliç’in sinek yuvası iskelelerinde; koku deryasına şahitlik ettiğim halaoğlunu ziyaret ettim dün akşam…

Çat kapı yaparak gittiğimiz misafirlikler geçmişte kalırken; şmdilerde ‘müsait misiniz’ nezaket cümlesinin ardından samimi ses tonu ile ‘buyur gel dayıoğlu’ diyen akraba yüreğine sığınıp yol aldık Taşağıl’a…

Gambersiz düğün mü olur? dedim ve kadim dostum ‘Goca Bo’yu’ evinden alıp büyük halaoğluna da haber saldım gecenin samimiyetine iştiraki için…

Ve çaylar demlendi…

Cüssesi ile yer minderine dünyayı dar eden değerli dostum Çakıcının Duran, yani namı değer Goca Bo’nun samimi, davudi sesine ve latifeleriyle ve kahkahalarla yudumladık çayları…

Laf lafı açıp geçmişi yad ederken bir önceki gün 15 kilo undan bize göre; bittik, şehirliye göre gözleme, kimilerine göre saç böreği yapıp hep birlikte yediklerini anlatırlarken hayıflandım doğrusu ve ‘bir dahaki ekmek eylemeye çağırın beni’ yüzsüzlüğü yaptım…

Yaptım ama nafile… Tereyağlı norlu bittik, toz şekerli yumurtalı bittik, tahinli, patatesli, kakırdaklı bittik hayali yerini hayal kırıklığına bıraktı…

Herkes koro halinde ‘gaç hay Hakkkıııı ekmek eylemeyverdik ki… şehirde eylettiriyoz gari ekmeği…’ cevabı verdi birden…

Hiç mübalağa etmiyorum… Muhabbetin bütün samimiyetine rağmen hayretle karşıladığım bu modernleşme içimi burktu…

Goca Duran’ın dediğine göre goca köyde ekmek eyleyen kalmamış herkes şehirde ve şehirliye parasıyla eylettiriyormuş ekmeği...

Gaç hay Duraaaannn…

Ne bittik kokusu, ne uğra bulaşığı ne beze, ne hamur teknesi, ne senit, ekstranı, ne çevirgeç (çevrilgeç) kalmış, nede oklava…

Köyleri beldeleri köy olmaktan belde kalmaktan çıkartıp yozlaştıran büyükşehir yasası meğer ekmek eyleyenlere, tereyağlı bittiklere sirayet eden bir değişimin adresi olmuş…

Meğer inek sağan kadında kalmamış köyde… Yine goca BO’ya göre goca köyde inek sağan iki kadın kalmış… Onlar da şehirden köye gelin gelmiş iki kadın…

Hülasası;

Şehirlerimiz kaba bir nezaketsizliğin kuşatılmışlığının altında iken köyümüzde, köylümüzde büyükşehir yasasına ram etmiş sanki…

Değerli dostum Goca Bo, sevgili Halaoğullarım; Allah aşkına şehire şehirliye eylettirmeyin ekmeği… Söz veriyorum size ilk ekmek eylediğinizde hamurunuzu ben yoğurup bezelerinizi ben düzüverecem…

Yüreğiniz dostluklarınız, sevginiz, muhabbetiniz nasıl sade, nasıl köylü, nasıl dost ve nasıl samimi kaldıysa; hamur yoğurmayı, ekmek eylemeyi, bittik yapmayı da doğallığınızın yanında bir yerlere yerleştirip muhafaza edin…

Yüreğinden öptüğüm köylülerim eksik olmayın emi…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.