Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

LALENİN RESMİYETİNDE BOĞULUP SÜMBÜLE KÖR KALMAK?

Beynimizin bütün kıvrımları, aklımız, irademiz; üst akılların, paranın, sekülerizmin ve onlara ait iletişim araçlarının mahkûmu gibi bir şey…  Hepimiz her konuda algı yönetimlerinin birer parçasıyız… Ülke ve Dünya gündemine dair yarım yamalak empoze bilgilerle kendimizi ifade etmek, ahkam kesmek, üzmek, üzülmek, kırmak, dökmekle meşgulüz… Birimiz az, birimiz çok… Toplumu aydınlatmaktan mesul âlim profilleri başta din olmak üzere her meseleyi bilgilendirme, münazara, tartışma, diyalog üslubundan çıkarıp münakaşaya çevirince hırsları içinde fikirleri ve cisimleri ile birlikte boğulup kalıyorlar böylece her birey kendi profesörlüğünü ilan edip her meselenin maydanozu olabiliyor… Can sıkıcı bir durum… Hal böyle olunca baharın girdiğinden ne şarlatan âlim profillerinin nede mahkûmlarının haberi yok… Cemrelerin düşüşünden tarih olarak haberdar ama gözleri kör gönülleri sağır… Sözü fazla uzattım… Hâlbuki sümbülü, rengini, kokusunu, cemreyle kucaklaşan, suyu, toprağı havayı baharı yazacaktım ben… Nisan ayı ile birlikte sesime, nefesime, yüreğime, tenime düşen baharın içimdeki baharla buluşmasını paylaşacaktım… Memleket meselelerinden uzak memleketime düşen baharı yazıp hiç olmazsa birkaç okurum için farkındalık cümleleri kuracaktım… Nisan ayı ile birlikte yarından itibaren lalelere dair etkinlikler başlar… Bayramları yapılır… Fırsatı bulunur Bismil’le kadar gidilip lale tarlaları gezilir ve laleye dair ne kadar resmi övgü varsa yapılır ama evimizin arkasındaki sümbülden, pazara düşen çağladan habersiz dünya gündeminde boğulur gideriz… İnsan içindeki baharı arayıp bulmalı… Baharın içine doğmasını sağlamalı ki sümbülün kokusunu, rengini alabilsin… Sıyrılmalı günlük hengâmenin lüzumsuz sorumluluklarından… Sevmeli sevilmeyi beklemeli… Ve baharın içimize taşıdığı kıpırtıyı, romantizmi, sevgiyi, aşkı bütün mevsimlere yayıp her mevsimin baharını diğer insanlarla paylaşmayı niçin beceremiyoruz? İstirahata ayırdığım bir günümü insanlardan uzak geçirmeye zorlayan bütün şartları yok sayıp sokağa çıkmaya cesaret edemememin acizliğini yaşayan ben bu cümleleri kuruyorsam cidden işimiz zor… Lalenin resmiyeti ile boğulmuş zoraki sevgilerden uzak, gönüllerde doğan baharı Rab’bin sundukları ile bütünleştirip tefekkür zenginliğini yaşamak, kış sonu coşkun sularını aynı minvalde yaşamak varken sığ suların çamur yüklü balçıklarında neden gezeriz bilmem… Referandum çerçevesinde gelişen bütün  tartışmaların içerisinden bir an önce sıyrılıp baharı içimizdeki baharla birleştirip paylaşmanın hazzını yaşamak hiç zor değil… Dedim ya; Laleleri herkes biliyor ama sümbüllere kimse bakmıyor… oysa onunda kokusu var, rengi var, dalı var, yaprağı var… Hülasası; Herkes çok yoğun… Herkesin çok işi var... Ama herkes işsizlerden bihaber… Cenab-ı Hak işsizlerin, aşsızların yardımcısı olsun… Herkes boğazına kadar siyasete batmış… Sümbülden bihaber, renginden bihaber… Bahardan bihaber… Polemikten uzak çiçekli böcekli bir yazı pek ciddiye alınmaz ama lalecilere laf edip sümbülün varlığından haber vereyim istedim… Baharı tutmak istedim biraz ucundan… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ “Bir gün gideceğiz öyle bir gidecek ki herkes… Dönüşü asla olmayacak…”
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

LALENİN RESMİYETİNDE BOĞULUP SÜMBÜLE KÖR KALMAK?

Beynimizin bütün kıvrımları, aklımız, irademiz; üst akılların, paranın, sekülerizmin ve onlara ait iletişim araçlarının mahkûmu gibi bir şey…  Hepimiz her konuda algı yönetimlerinin birer parçasıyız…

Ülke ve Dünya gündemine dair yarım yamalak empoze bilgilerle kendimizi ifade etmek, ahkam kesmek, üzmek, üzülmek, kırmak, dökmekle meşgulüz… Birimiz az, birimiz çok…

Toplumu aydınlatmaktan mesul âlim profilleri başta din olmak üzere her meseleyi bilgilendirme, münazara, tartışma, diyalog üslubundan çıkarıp münakaşaya çevirince hırsları içinde fikirleri ve cisimleri ile birlikte boğulup kalıyorlar böylece her birey kendi profesörlüğünü ilan edip her meselenin maydanozu olabiliyor… Can sıkıcı bir durum…

Hal böyle olunca baharın girdiğinden ne şarlatan âlim profillerinin nede mahkûmlarının haberi yok… Cemrelerin düşüşünden tarih olarak haberdar ama gözleri kör gönülleri sağır…

Sözü fazla uzattım… Hâlbuki sümbülü, rengini, kokusunu, cemreyle kucaklaşan, suyu, toprağı havayı baharı yazacaktım ben…

Nisan ayı ile birlikte sesime, nefesime, yüreğime, tenime düşen baharın içimdeki baharla buluşmasını paylaşacaktım… Memleket meselelerinden uzak memleketime düşen baharı yazıp hiç olmazsa birkaç okurum için farkındalık cümleleri kuracaktım…

Nisan ayı ile birlikte yarından itibaren lalelere dair etkinlikler başlar… Bayramları yapılır… Fırsatı bulunur Bismil’le kadar gidilip lale tarlaları gezilir ve laleye dair ne kadar resmi övgü varsa yapılır ama evimizin arkasındaki sümbülden, pazara düşen çağladan habersiz dünya gündeminde boğulur gideriz…

İnsan içindeki baharı arayıp bulmalı… Baharın içine doğmasını sağlamalı ki sümbülün kokusunu, rengini alabilsin… Sıyrılmalı günlük hengâmenin lüzumsuz sorumluluklarından… Sevmeli sevilmeyi beklemeli…

Ve baharın içimize taşıdığı kıpırtıyı, romantizmi, sevgiyi, aşkı bütün mevsimlere yayıp her mevsimin baharını diğer insanlarla paylaşmayı niçin beceremiyoruz?

İstirahata ayırdığım bir günümü insanlardan uzak geçirmeye zorlayan bütün şartları yok sayıp sokağa çıkmaya cesaret edemememin acizliğini yaşayan ben bu cümleleri kuruyorsam cidden işimiz zor…

Lalenin resmiyeti ile boğulmuş zoraki sevgilerden uzak, gönüllerde doğan baharı Rab’bin sundukları ile bütünleştirip tefekkür zenginliğini yaşamak, kış sonu coşkun sularını aynı minvalde yaşamak varken sığ suların çamur yüklü balçıklarında neden gezeriz bilmem…

Referandum çerçevesinde gelişen bütün  tartışmaların içerisinden bir an önce sıyrılıp baharı içimizdeki baharla birleştirip paylaşmanın hazzını yaşamak hiç zor değil…

Dedim ya; Laleleri herkes biliyor ama sümbüllere kimse bakmıyor… oysa onunda kokusu var, rengi var, dalı var, yaprağı var…

Hülasası;

Herkes çok yoğun… Herkesin çok işi var... Ama herkes işsizlerden bihaber… Cenab-ı Hak işsizlerin, aşsızların yardımcısı olsun…

Herkes boğazına kadar siyasete batmış… Sümbülden bihaber, renginden bihaber… Bahardan bihaber…

Polemikten uzak çiçekli böcekli bir yazı pek ciddiye alınmaz ama lalecilere laf edip sümbülün varlığından haber vereyim istedim… Baharı tutmak istedim biraz ucundan…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

“Bir gün gideceğiz öyle bir gidecek ki herkes… Dönüşü asla olmayacak…”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.