Hakkı BALCI
Köşe Yazarı
Hakkı BALCI
 

‘SİZE KÖLE OLURUZ’ DEDİK AMA SİSTEMİN, SİYASETİN, BİMER’İN, CİMER’İN, 147’NİN KÖLESİ YAPTIK…

Bu yazımda; özellikle liselerde öğrencilerin öğretmenlerine davranışları, sorumsuzlukları, hedefsiz gidiş gelişleri, gittikçe büyüyen ahlaki dejenerasyonları ve sebepleri üzerine zaman zaman bazı öğretmen ve idarecilerle yaptığım görüşmelerden çıkan sonuçları paylaşacağım… Aslında bu sorun, ülkemizin bütününde yaşanan ve dikiş tutmayan eğitim sisteminin reel bir yansıması ancak bu şehirde yaşadığımıza göre haddimizi bilip kendi kapımızın önünü süpürme gayreti içinde olacağım… Bugün maalesef, gayesiz, hedefsiz, ne yapmak istediğini bilmeyen, aileye karşı tepkisiz, ya da pervasız, çoğu zaman onlarla konuşmayan yada rest çeken tek derdi, cebindeki telefonu, sosyal medyada kaç takipçisi olduğu ve attığı fotoğrafa gelen beğeni sayısı ile uyuyup uyanan bir jenerasyonla karşı karşıyayız? Herkes üniversiteyi kazanacak diye bir kaide yok elbette… Bir ülkeye doktor ne kadar lazımsa temizlikçi de o kadar lazım, mühendis ne kadar lazımsa sanayi sitesinde çalışacak adam da o kadar lazım… Dolayısı ile üzerinde durulması gereken sadece akademik başarı olmamalıdır… Durum gerçekten vahim… Az çok bilgi sahibi olmama rağmen görüştüğüm öğretmen dostlardan duyduğum şeyler ürpertici… İnanın duyduklarımın çoğu, özendirici olabilir korkusu ile bu satırlarda yer veremeyeceğim kadar nahoş… Sigara içme yaşının ilkokul 4. Sınıf öğrencilerine kadar düştüğünden tutun, bali çeken öğrenci sayısının her geçen gün arttığını, hatta ilkokul öğrencilerinden bile bali çekenlerin olduğunu, alkol kullananların ortaokul ve lise düzeyine indiğini öğretmenlerin çaresizlik duyguları ile anlatışlarına şahit oldum… Kız ve erkek öğrencilerin arkadaşlık ilişkilerinde ise; öğretmenlerin ve okul idaresini umurlarına takmayan davranışların varlığı, ebeveynin çocuğuna olan kayıtsızlığı, hatta öğretmen ve okul idaresinin uyarısına çoğu velinin ‘sananeci’ yaklaşımı böylesi sorunların çözülmesinin yakın vadede mümkün olmadığı gerçeğini gösteriyor… İlçemiz de; son dört yıl içinde üç kez gerçekleşen saç çekme, tokat atma gibi reflekslerinden dolayı üç öğretmen 3 bin TL para cezası, 5 yıl ötelemeli adli cezalandırılmaya mahkûm edildiler… Tasvip etmiyoruz ancak tek suçlu öğretmen ve o anki refleksi mi? Benzeri olaylarda velilerin öğretmenleri dinlemeden öğrenci ağzıyla olayları dinleyip şikâyetçi olmaları ne kadar adilane? Yine bu tür olaylar sonucu hastaneye giden öğrencilere verilen darp raporları ne kadar gerçekçi? Öğrencilerin özellikle bayan öğretmenlere saygısızlıkları, kaleye almayışları, ders esnasında rahat davranışları ve bayan öğretmenlerin çaresizlikleri, sadece öğretmenin yetersizliği ile ifade edilebilecek bir sorun mu? Öğrenciye ödev verilsin yapmasın… Ailesini çağırsın gelmesin… Öğretmene küfretsin, üstü kapalı tehditler savursun, bıçak çeksin, dayak atsın, hatta öldürsün… Dersten kalma olmadığı için sınava çalışmasın… Ebeveyni bir kez olsun okula uğramasın… Saygısız, serseri, hedefsiz öğrenciler; öğretmeni diğer öğrencilerin yanında küçük düşürsün… Sonra da öğretmenler bu sorunun günah keçisi olsun… Yönetmelik gereği okula telefon getirmek yasak olmasına rağmen kaç ebeveyn bunun takipçisi oluyor? ‘Sanane kardeşim karışma benim çocuğuma, para benim çocuk benim’ diyen bir veliye 147 numaralı ihbar hattı, BİMER, CİMER korkusu ile sus pus edilen öğretmen ne kadar etkili olabilir ki? Öften püften şikâyetlere maruz kalan onlarcaöğretmenin ezik duruma düşürülmesi reva mı? Hülasası; Bütün bunların üzerine birde öğretmenler idealist olsun istiyoruz… Öğretmenlerin idealist olması mı istenen, yoksa çocuklarımızın malum profillerine göre kendini dizayn edecek köleler mi istiyoruz? Yaşadığımız bütün olumsuzlukları, kendi hatalarımız sonucu başımıza gelen bütün musibetleri nasıl ki bizi yaratana yükleyip ‘Allah böyle istedi’ kaderciliğini; suçumuzu örtme mekanizması olarak kullanıp bütün suçumuzu Allah’a yüklüyorsak; akademik başarısızlıkları da, çocuklarımızın ahlaki bozukluklarını da vur abalıya misali öğretmenlerimize yüklüyoruz… Peki! Bütün bu sorunların çözümü nedir? Sorusuna binaen; hiç kimseye akıl verecek durumda değilim… Dolayısı ile bu ahvali, 2023 vizyonuna insan kaynağından yoksun girileceği kaygısı ile resmetme gayretinde bulundum o kadar… Bu vesile ile bütün öğretmenlere sevgi ve hürmetlerimle kolaylıklar diliyorum… GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ ‘Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum dedik durduk ama öğretmenleri her eğitim-öğretim yılı değişen sistemin, siyasetin, sendikaların, 147’nin, BİMER’in, CİMER’in, korkuların kölesi yaptık…’
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi

‘SİZE KÖLE OLURUZ’ DEDİK AMA SİSTEMİN, SİYASETİN, BİMER’İN, CİMER’İN, 147’NİN KÖLESİ YAPTIK…

Bu yazımda; özellikle liselerde öğrencilerin öğretmenlerine davranışları, sorumsuzlukları, hedefsiz gidiş gelişleri, gittikçe büyüyen ahlaki dejenerasyonları ve sebepleri üzerine zaman zaman bazı öğretmen ve idarecilerle yaptığım görüşmelerden çıkan sonuçları paylaşacağım…

Aslında bu sorun, ülkemizin bütününde yaşanan ve dikiş tutmayan eğitim sisteminin reel bir yansıması ancak bu şehirde yaşadığımıza göre haddimizi bilip kendi kapımızın önünü süpürme gayreti içinde olacağım…

Bugün maalesef, gayesiz, hedefsiz, ne yapmak istediğini bilmeyen, aileye karşı tepkisiz, ya da pervasız, çoğu zaman onlarla konuşmayan yada rest çeken tek derdi, cebindeki telefonu, sosyal medyada kaç takipçisi olduğu ve attığı fotoğrafa gelen beğeni sayısı ile uyuyup uyanan bir jenerasyonla karşı karşıyayız?

Herkes üniversiteyi kazanacak diye bir kaide yok elbette… Bir ülkeye doktor ne kadar lazımsa temizlikçi de o kadar lazım, mühendis ne kadar lazımsa sanayi sitesinde çalışacak adam da o kadar lazım… Dolayısı ile üzerinde durulması gereken sadece akademik başarı olmamalıdır…

Durum gerçekten vahim…

Az çok bilgi sahibi olmama rağmen görüştüğüm öğretmen dostlardan duyduğum şeyler ürpertici… İnanın duyduklarımın çoğu, özendirici olabilir korkusu ile bu satırlarda yer veremeyeceğim kadar nahoş

Sigara içme yaşının ilkokul 4. Sınıf öğrencilerine kadar düştüğünden tutun, bali çeken öğrenci sayısının her geçen gün arttığını, hatta ilkokul öğrencilerinden bile bali çekenlerin olduğunu, alkol kullananların ortaokul ve lise düzeyine indiğini öğretmenlerin çaresizlik duyguları ile anlatışlarına şahit oldum…

Kız ve erkek öğrencilerin arkadaşlık ilişkilerinde ise; öğretmenlerin ve okul idaresini umurlarına takmayan davranışların varlığı, ebeveynin çocuğuna olan kayıtsızlığı, hatta öğretmen ve okul idaresinin uyarısına çoğu velinin ‘sananeci’ yaklaşımı böylesi sorunların çözülmesinin yakın vadede mümkün olmadığı gerçeğini gösteriyor…

İlçemiz de; son dört yıl içinde üç kez gerçekleşen saç çekme, tokat atma gibi reflekslerinden dolayı üç öğretmen 3 bin TL para cezası, 5 yıl ötelemeli adli cezalandırılmaya mahkûm edildiler… Tasvip etmiyoruz ancak tek suçlu öğretmen ve o anki refleksi mi?

Benzeri olaylarda velilerin öğretmenleri dinlemeden öğrenci ağzıyla olayları dinleyip şikâyetçi olmaları ne kadar adilane? Yine bu tür olaylar sonucu hastaneye giden öğrencilere verilen darp raporları ne kadar gerçekçi?

Öğrencilerin özellikle bayan öğretmenlere saygısızlıkları, kaleye almayışları, ders esnasında rahat davranışları ve bayan öğretmenlerin çaresizlikleri, sadece öğretmenin yetersizliği ile ifade edilebilecek bir sorun mu?

Öğrenciye ödev verilsin yapmasın…

Ailesini çağırsın gelmesin…

Öğretmene küfretsin, üstü kapalı tehditler savursun, bıçak çeksin, dayak atsın, hatta öldürsün…

Dersten kalma olmadığı için sınava çalışmasın…

Ebeveyni bir kez olsun okula uğramasın…

Saygısız, serseri, hedefsiz öğrenciler; öğretmeni diğer öğrencilerin yanında küçük düşürsün…

Sonra da öğretmenler bu sorunun günah keçisi olsun…

Yönetmelik gereği okula telefon getirmek yasak olmasına rağmen kaç ebeveyn bunun takipçisi oluyor?

‘Sanane kardeşim karışma benim çocuğuma, para benim çocuk benim’ diyen bir veliye 147 numaralı ihbar hattı, BİMER, CİMER korkusu ile sus pus edilen öğretmen ne kadar etkili olabilir ki?

Öften püften şikâyetlere maruz kalan onlarcaöğretmenin ezik duruma düşürülmesi reva mı?

Hülasası;

Bütün bunların üzerine birde öğretmenler idealist olsun istiyoruz… Öğretmenlerin idealist olması mı istenen, yoksa çocuklarımızın malum profillerine göre kendini dizayn edecek köleler mi istiyoruz?

Yaşadığımız bütün olumsuzlukları, kendi hatalarımız sonucu başımıza gelen bütün musibetleri nasıl ki bizi yaratana yükleyip ‘Allah böyle istedi’ kaderciliğini; suçumuzu örtme mekanizması olarak kullanıp bütün suçumuzu Allah’a yüklüyorsak; akademik başarısızlıkları da, çocuklarımızın ahlaki bozukluklarını da vur abalıya misali öğretmenlerimize yüklüyoruz…

Peki! Bütün bu sorunların çözümü nedir? Sorusuna binaen; hiç kimseye akıl verecek durumda değilim…

Dolayısı ile bu ahvali, 2023 vizyonuna insan kaynağından yoksun girileceği kaygısı ile resmetme gayretinde bulundum o kadar…

Bu vesile ile bütün öğretmenlere sevgi ve hürmetlerimle kolaylıklar diliyorum…

GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ

‘Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum dedik durduk ama öğretmenleri her eğitim-öğretim yılı değişen sistemin, siyasetin, sendikaların, 147’nin, BİMER’in, CİMER’in, korkuların kölesi yaptık…’

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve toroslargazetesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.