Tavla tahtasına düşen son zar tıngırtısının ardından 4-3’lük galibiyetin şımarıklığı; günün stresine bir nebze nefes olurken, mağlubiyetin adresinde ki adamın rahatlığı battı biraz… Umurunda değildi eğenceydi O’na yenilmek…
Keşke, bulunduğum bir suizannın ardından inkıtaya uğrayan beynimin, zonklatan gürültüsü de beni o adamın rahatlığına eriştirseydi ama bu namümkün…
Hissediyorum ki! Kalp kırmanın dayanılmaz acısı ile kesintiye uğrayan aklımdan çok titreyen parmaklarıma düşecek iş…
İşte bu ruh haliyle seçim ve geçime dair yapacağım tespit ve analizler ne kadar sağlıklı olur doğrusu emin değilim… Hal böyle olunca; işaret ve orta parmağımdan daha çok cici parmağımın çocuksu icraatına eylem yüklemem daha doğru olur sanırım…
“Seçim, Halkımın derdi geçim…” adlı şirinde “Az emeğin maaşı/Etsiz pişiyor aşı/Bir odada beş kişi/Sizin derdiniz seçim/Bizim derdimiz geçim” diyen Ozan Şah özetlemiş durumu ama yanılmış…
Genellemek gibi bir haksız itham cümlesi kurup gün içinde yaşadığım suizan ezikliğine kardeş cümlelerden uzak durmalıyım ama belirtmeliyim ki! “Geçim derdi” artık evrime uğramış, ‘geçinme derdi’ şekline dönüşmüş…
Adı seçim olan bu kavram bana göre; orta yerde dolaşıp duran halk yardakçısı, isimleri parti merkezlerinde belirlenmiş 600 imtiyazlıya meşruiyet kazandırmaktan başka bir şey değil sandıklar… Geçinme derdiyle seçim derdi olanlarda bu zevatlar…
İşte bu ahval İnternet fenomeni kadının ağzından çıkan “vermicem vermicem benim değil mi vermicem…” şarkısını hatırlatıyor insana…
1950’li yıllarda; Ali Ağa rafinerisi ve Etibank Alüminyum tesislerinin kuruluşu karşılığında domates satmayı taahhüt eden ülkemizin, 2018 yılında hala ihracat karşılığı domatesi konuşuyor olması; seçim derdinde olanların, aslında geçi derdine düşüp milleti ve ülkeyi ihmal ettiklerinin bir göstergesi aslında…
Şayet böyle olmasa aradan geçen yaklaşık 60 yılın sonunda S 400 alımına karşı, gümrükten iade yiyen domates kozundan daha güçlü ihraç kozlarımız olurdu…
Tenzihle söylüyorum, seçilenlerin bir süre sonra esas amacının seçim, ve demokrasi kavramlarını kullanarak geçinme derdi olduğu görülüyor...
Demokrasi ve seçim argümanını kullanarak sandıkta bizlere onaylattıracakları imtiyazlıların geçim dertleri için hazineden alınan bizim paralarımız ise; ilk geçim kaynakları bu liyakatsızların…
Haram ediyorum… Hiçbir partiye hazineden tek kuruş yardım yapılmamalı bence… Ülkeyi doğru yönetip milletin refahı için çaba sarf etmeyi hedeflemekten ziyade geçinme derdiyle meclise girmeyi hedefleyenleri ve buna fırsat veren bütün anlayışları reddediyorum…
İşsizlik, sağlık sisteminin gittikçe paralı hale gelmesi, hukuk devleti zeminine bir türlü oturmamamız, hayvancılıktaki tutarsızlık, mazot gibi kalemlerin üzerinde ki vergi yükü, çiftçinin üzerindeki tahammül edilemez yük…
Alım gücü gittikçe düşen dar gelirli vatandaş, dolayısı ile geçim derdiyle boğuşan halktan ziyade geçim derdine düşenler; sesi yüksek çıkan, seçim derdinde ki liyakat yoksunu seçkinlerin seçtiği zevatlar…
Hülasası;
Dürüst ve ülke yönetiminde halkın refahını hedefleyen adayları ve şahsiyetleri tenzih ederek belirtmeliyim ki!
Seçim derdine düşen halk… Geçinme derdine düşense seçeceklerimiz…
Ters bu dünyanın işleri vesselam…
Geçim derdinde olanlar ve geçinme derdine düşenlerin son tangosu belki de 24 haziran…
Dünyaya demokrasi dağıttığını iddia edip Irak’ı, Suriye’yi yerle bir eden emperyalistlerin aradığı demokrasinin aynısından nasip etmesin ülkemize…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Politikacılar halkın çıkarlarından farklı çıkarlara sahip olan insanlar topluluğudur…” Abraham Lincoln