Geçmiş yıllarda okul aile birliği başkanı bir zatı muhteremin, ömrünü çocuklarımıza adamış idealist bir öğretmen ve mesleğine yaklaşık 40 yılını vermiş başarılı bir okul müdürüne reva gördüğü değerlendirmenin sonuçları bugün itibari ile ayan beyan...
Ne yazık ki..!
Kendisini bu ilçenin fetva vericisi gibi gören zat, bu ruh haliyle yarım asırlık muallime; okulun fiziki yapısından tutun hijyenine, öğrenci, okul, veli, başarı, sosyal ilişkilere kadar yöneltilen 10 maddelik soruda toplamda (0) sıfır puan vererek eğitim ve öğretimin ve bahse konu idealist bir öğretmenin (idarecinin) katline sebep olabiliyor...
Öğrencileri, camiası ve çevresinde saygın kişiliği ile tanınan muallimin bir puanlıkta mı gayreti yoktu?
Mesela; okul içinde çöpler übek halinde bekletiliyor muydu? Öğretmenlerin öğrenciyi darp ettiği görüldü mü hiç? Herhangi bir velinin görüşme isteğini reddedildiğine şahit olundu mu? Bütün icraatlare (0) sıfır verme gerekçesi ne olabilirdi?
Cuma hutbelerinde dinlediğimiz "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor..." Ayetini ses tonumuzu değiştirerek okuyuşumuz, "amiiinnn" diye mukabele edişimiz sadece dilimizin ikrarı mı...?
Hani imanlı olmanın şartı "kalp ile tasdik, dil ile ikrardı..! Kalbin tasdiki firarda mı?
Kimileri, Nahl 90’dan, Rab’bin; adalet ve haya öğütlerinden münezzeh mi?
Mezarlıkta yakınını Rab’be teslim ile meşgul acılı insanlara "bırakın şunu ya, biz okuduktan sonra atın toprağı, ne bu tap, tap, tap oturun şuraya bakimm; diyebilecek kadar küstahlaşabilen bir aklın tedrisata, maarife müspet ne katkısı olabilirdi ki..!
Ha..! Böylesi durumlarda kulun Rab’be teslimatı öfkeli zatın icazetine bağlı ise ve benim bilmediğim dini bir gerekçeyle tap tap yaptırmıyorsa çok çok özür dilerim...
Elle tutulabilir gözle görülebilir verilerle son yıllarda eğitimde zuhur eden geri gidişi ve sebeplerini ortaya koyduğum kamuoyunu bilgilendirme ve yetkililere hatırlatma bablı makallelerimden rahatsızlık duyup sokak aralarında gıybet etme hakkını nereden buluyorsun?
Bir öğretmene yok mukabilinde bir değerlendirme hangi vicdani ölçülerin kabulü olabilir?
Verdiğin sıfırların Seydişehir tedrisatına ne gibi katkısı oldu?Bugünkü akademik başarının il ve ülke düzeyinde geldiği noktadan haberdar mısın? Vebal kavramının ağır yüküne maruz kalmanın utancı yok mu?
Münferit olayların dışında her hangi bir okula küsen veliler topluluğuna rastlamadım ama camiye küsen Müslüman varlığına sayısız kere şahitlik ederim... Utanma duygusu yine mi yok?
Rahmetli babamın Akseki’nin Bodanya (Bademli) köyünde, köy halkının yaptığı yardımlarla iaşemizi sağladığı günlerde bir imam ve hafız çocuğu olarak dünyaya gelen, nesebinde çok sayıda hafız, müezzin, bulunan milli ve manevi değerlerine bütün yaşam alanlarında sıkı sıkıya bağlı olanben mi imam arkadaşlara adavet duyguları besleyeceğim…?
Manasına erişemediğimiz Allah’ın lafzı elif/lam/mim misin? bizim bilmediğimiz kişiye özel ulvi bir imtiyazların var da bu hakkını mı kullanıyorsun...?
Geleneksel itaat kültüründen hareketle biat etmeyen şahıslara anlayış farklılıklarından dolayı çeşitli sıfatlamalar getirerek milleti tefrikalara ayırmanın, kaynağı olmanın, bedelini Rab katında mutlaka ödeyeceğinin kaçınılmaz oluşundan bihaber misin…?
Yoksa öteki dünyada da mı imtiyazlısın...?
“Herhangi bir kimse, din kardeşine “Ey kafir!” derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner.” (Müslim 1/319) buyuran Peygamberimizin bu öğütünden münezzeh olduğunu mu zannediyorsun?
Bir cenaze sonrası dua esnasında köşe yazarı bir arkadaşıma ve makalesine atfen kendini köşe yazarı yerine koyan bazı gazeteciler deyip dinin direği zannettiği cenaze evinde yemek mevzuunda aklın sıra "nasılda geçirdim size" keyfiyetini de unutmadım...
Sevgili Peygamberimizin org eşliğinde maniler, ilahiler okuduğuna hiç rastlamadım...
15 temmuz ihanetinin ilk saatlerinde bankamatikten para çekme hakkını ilk kullananlardan olmanın da bir suç teşkil etmediğini bilenlerdenim...
Zira; O hain darbe gerçekleşseydi bankalarda biriken mevduatların bloke edilmesi muhtemeldi tabi... Haklıydın… Aç kalabilirdin…
İflas eden esnafa, iş adamına kulp takıp bundan sevinç duymak ve iflas bir suçmuş gibi her bulunduğun ortamda gündeme getirmek mi aftal bundan dolayı dua edip hayır dilemek mi?
Peygamberimizin işleri iyi olmayan esnafın arkasından atıp tutabilirsiniz gibi benim bilmediğim bir hadisi varsa ve bu hadisi tebliğ gayesi ile fırsatını bulduğun an eyleme döküyorsan yine özür dilerim…
(BİTMEDİ)
Hülasası;
Uzağı ve yakını görme problemimiz var ama sakın duymuyoruz işitmiyoruz algısına kapılmayın zira ben duymazsam "Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir..." diyen Bir Rab’bimiz var...
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
Kibir ve hadsizlik insan işi değildir...