Seçimin yereli yaklaşıyor.
Zaman o kadar hızlı geçiyorki!
Şehir tabiri ile va(n)ılayıp gidiyor.
80 darbesi daha dün gibi mesela…
Darbe sonrası Belediye başkanı Şerafettin Ünüvar’ın ardından Osman Kocaoğlu, Mevlüt Kılınçoğlu, Muammer Urhan (iki dönem), ibrahim Halıcı, Abdülkadir Çat ve Mehmet Tutal (ikinci dönem)…
Doğrusu bu isimler Seydişehir’e ellerinden geldiği, güçlerinin yettiği kadar hizmet etme gayretinde oldular…
Her bir belediye başkanının eksik bulunan bir yanı, eleştirilecek yönleri olabilir ancak her birinin seydişehire kazandırdıkları göz ardı edilemez.
Başkanlar kötüyü iyiye çevirmekten ziyade, iyi olanı daha iyi hale getirme gayretinde oldular. Böyle olunca da belediyecilik, şehircilik her geçen dönemde level atladı.
Seçilen belediye başkanı kim olursa olsun bir önceki dönem belediye başkanının projelerinin üzerine projeler üreterek çalıştılar.
Peki bundan sonra ne gibi projeler üretilmeli? Bu soruya daha sonraki yazılarımızda değinelim.
Şimdi ise defalarca işaret ettiğim Seydişehir’in ve bölgenin en önemli cazibesinden söz edelim.
Leblebi ve alüminyum sonrası sıcak para girdisini sağlayacak, tökezleyen, sarsılan şehir ekonomisini yeniden eski haline getirecek olan bir cazibe.
Termal Turizmi, Termalin Tarımda, enerji üretiminde kullanılması ve hatta evlerimize kadar getirilerek ısıtma da kullanılması, yollarımızın altında tarak gibi borular taşıyarak kar tutmayan yollara sahip olabiliriz.
Örnekleri var mıdır evet vardır.
Direk termal ve ekonomik getirisi üzerine cümleler kurdum ancak.
Seydişehir’in hemen çözülmesi gereken bir sorunu var ki!
Hayati bir sorundur…
Peki nedir bu sorun?
Efendim;
SU, SU, SU…
Yani kim belediye başkanlığı namzeti ise bunları peşinen düşünmeli.
Öyle; oya endeksli cıvık seçim projelerine şahsım adına ben itibar etmeyeceğim. Seydişehir halkı politikaya ve çamur at izi kalsın siyasetine doydu artık.
Dedim ya!
Sonraki makalelerimizde elzem projelerimizi dillendiririz inşallah…
Bu yerel seçime damgasını vuracak olan ‘SU, SU, SU, bir daha SU, yine SU’dur’