Türk-İslam devlet geleneğine göre büyük devlet, kendisine bağlı olan beyliklerin hanedan üyelerinden birini güvenlik tedbiri veya bağlılık göstergesi olarak rehin verirlerdi. Bu uygulama kapsamında Eflak beyi Vlad Tepeş ve Arnavutluk Beyi İskender Osmanlı sarayında rehin tutulmuştu. Fatih Sultan Mehmet, Şehzade Cem’den olma torunu Oğuz’u bir müddet rehin tutmuştur. Bu bir devlet geleneğini olmasının yanı sıra aynı zamanda bağlılık bildirmenin sembolik bir ifadesiydi.
Osmanlı devletinin kuruluş hikâyesinde Gündüz Alp oğullarının Pasinler yakınlarındaki Sürmeli Çukuruna geldikleri burada Gündüz Alp’in vefat ettiği bilinmektedir. Sonradan bu oğullar Ertuğrul ve Dündar batıya gitmişlerdir. Diğer oğullar ise Doğu Anadolu’da kaldılar. Ertuğrul Bey ise batıda Selçuklu hâkimiyetine girdi. İlk yerleşim yerleri Karacadağ bölgesiydi. Selçukluların Bizans’a karşı olan seferlerinde de Kayılar yararlılıklar göstermişlerdir. Neticede Ertuğrul Bey bir rivayete göre I. Alaaddin Keykubat diğer rivayete göre III. Gıyasettin Keyhüsreve bağlılık bildirmeye geldi. Karşılığında uclardaki hâkimiyeti tanındı. Ertuğrul Bey’in Osman’dan olma adı kaynaklarda beyan edilmeyen torunu rehin olarak Selçuklulara verildi. Selçuklular, Kayı aşiretinin yaptığı bu jestin karşısında rehin tutulan beye Kâhta’ya bağlı Pağnik çevresini ikta olarak verdiler. Bu bölge uzun yıllar Osmanlı hanedanı üyeleri tarafından yönetilmeye devam etti. II. Bayezid ve Yavuz döneminde yapılan fetihler sırasında Osman Gazi’nin torunları olan Halil, Ahmet ve Bayat beyler, amcaoğullarına bağlılıklarını arz ettiler. Bu durum sonrası Osmanlı devleti de bu beylerin Pağnik çevresindeki hâkimiyetlerini devam ettirdi. Bahsi geçen durum tahrir ve vakıf kayıtları ile de doğrulanabilmektedir.
Mustafa AK
SAİHL Tarih Öğretmeni
mstfknyali@gmail.com