Allah korusun..! Bugün ülkemizde kıyama kalkış ihtiyaç haline gelse; ülke dışından milyonlarca destekçi bulacağına, dünya ülkelerinden ve özellikle zalimlerin zulmüne maruz ülke insanlarının Türkiye’ye destek için su olup akacağına inanıyorum…
İsrail gemileri ve namlularının gölgesinde balıkçılık yapan Gazzeli balıkçılar ve10-11yaşlarındaki çocuklarının gün ağarırken demir attıkları limanda Türk olduğumu, Türkiye’den geldiğimi öğrendikleri anda fal taşı gibi açılan gözleri ve mutluluklarına şahit olduğum an böyle düşünmüştüm…
Bugünde böyle düşünüyorum ancak bugün ülkemiz de, bizim insanımız da böylesi bir inanç ve güven emaresi var mıdır doğrusu şüphe içindeyim…
Kurduğum bu cümle pek vahim gibi görülebilir belki ama coğrafyamızda olup bitenler ve bize sirayet edenler, ihanetin ülke içindeki boyutları, adresleri gün gibi aşikâr…
Bu milletin tarih boyunca uluslar arası bölücü lobi ve emperyalist ülkelerin planladığı oyunlara defalarca düştüğü vakidir ama sanırım durum bu kez daha vahim…
Öyleyse; ülkemizi yönetmeye aday en alt birim kamu personelinden en üst düzey yöneticimize kadar herkesin sorumluk alanları içerisinde ülkemizin ve dünyanın insanların elleri ile şekillendiğini bilmeleri buna göre tavır almalı…
13 yıldır ülkemizi yöneten AK Parti iktidarı ve muktedirleri; 7 Haziran ve 5 ay sonra yapılan 1 Kasım 2015 seçim sonuçlarını bu açıdan çok iyi değerlendirmelidir…
“Artık Yeter! Devletimizin ve Hükümetimizin görev tevdi edeceği insanlar, müptezel ve mürai kılıklılardan olmasın…” diyen bir dostum; iktidara verdiği oyun hesabını soracak bir seçmen kitlesinin varlığına işaret ediyordu dün…
Kurumlarımızın çoğu bugün maalesef, düne göre çok daha iyi hizmet verecek teknolojik yapı ve gelişmeyi sağlamış iken; insan kaynakları açısından feodal siyaset odakların cenderesi altında liyakatten uzak kadrolarla doldurulmuştur…
İlk mektebi zorla bitirmiş, lisede ‘ite kaka’ okumuş hasbelkader particilerin, ömürlerini bu ülkeye hizmet için okumaya öğrenmeye adamış liyakat sahibi yetişmişlerimiz üzerindeki haksız hâkimiyetlerini ne aklım alıyor, ne havsalam…
İktidarın muktedirleri bu milletin özüne kulak vermesi ve 1 Kasım seçim sonuçlarını bu minvalde değerlendirip hangi kuruma olursa olsun liyakat, sadakat esaslı görevlendirmeler yapmalıdırlar…
“Vallahi efendim, her şey o kadar dağınık ve düzensiz ki anlatamam… Maalesef çevremde bu işleri iyi bilen kimse de göremiyorum ama bir şeyler yapmaya çalışacağız…” diyen yeni görevlendirilmiş politik prematüre yönetici tiplerinden bıktık artık…
Yandaş temelli siyaset köhnemiştir… Toplum bu tasarrufa artık cevaz vermemektedir… Bugün liyakati, sadakati ve cesareti esas alan yöneticilere ihtiyacımız her zamankinden fazladır…
Dünya bana göre; son savaşın tam ortasındadır… En alt birim görevlendirmeleri bile bu gerçeğe göre yapılmalıdır kanaatini taşıyorum…
Hülasası;
Son savaşın ortasının tam ortasında bulunan ülkemiz, emperyalist ülkelerin hedefi halinde iken AK Parti’nin muktedirleri seçim sonuçlarını çok iyi değerlendirmelidir…
Bütün görevlendirmelerini liyakat esası üzerine oturtmalı müptezel ve mürai kılıklı insanları devletten ve milletten uzak tutmalıdır…
Şahsım adına ve bu anlamdaki sorumluluğumun bilincinde bir köşe yazarı olarak ilçe dinamiklerini liyakatsiz isimlerle doldurmaya kalkan, kötü niyetli bütün girişimleri deşifre etmekten asla imtina etmeyeceğim…
Bu yazıyı ayarsız dilime bırakmadan bitireceğim zira dilim şiş… Gittikçe de şişiyor…
“Lal olmaktansa, dilimin şişini indireyim” derken; sürç-i lisandan korkuyorum…
Ve tercihini AK Partiden yana kullanmış millet ve memleket aşığı ‘O’ dostun sözü ile bitiriyorum…
“Artık yeter...! Devletimizin ve hükümetimizin görev tevdi edeceği insanlar müptezel ve mürai kılıklı olmasın…”