Yıl sanırım 1987’ydi…
Şehir erkânın davet edildiği iftar yemeğine davet edilmenin tatlı, ürkek bir heyecanı vardı…
Öyle ya; davet sahipleri, koskoca ETİ Alüminyum A.Ş. yöneticileri, davet edilenler ise şehir erkânı ve eşrafıydı…
U düzeninde hazırlanmış salonun en ucunda bir sandalyede oturuyor olsam da; 25’lik tıfıl gazeteciye hazdı bu ahval…
Ezanın okunmasına daha 10-15 dakika varken; U düzenin tam ortasından orucunu erkenden bozmaya başlayanlar gözüme ilişti…
Bu şok anı; aynı zamanda, gözlemci ve eleştirisel gazetecilik anlayışımın ilk tecrübesiydi…
Evinize komşunuzu, dostunuzu, akrabanızı davet ediyorsunuz ama iftar saati gelmeden yemeye başlıyorsunuz… Bundan hiç farkı yoktu…
Dedim ki içime;
‘Hakkı oğlum bu iş zor… Senin işin değil…Ki! Davetlisin… Eleştirsen ayıp, eleştirmesen kendi vicdanına ayıp… Yazsan bir türlü, yazmasan bir türlü… Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…’
‘Belki şeker hastasıdırlar, tansiyonları vardır…’ gibi düşünüp sahte bir sığınmacılığın ardına saklanıp ezanın okunmasına odaklanarak kendimi telkin etmeye çalıştım…
Lokalin şimdiki yüzme havuzu yönündeki açık kapısında bekleyen görevlinin ‘ezan okunuyoor’ duyurusu ile tutan da bir tutmayan da bir oldu… Ve daldık kuş sütü eksik sofralara…
Para kazanmayı hiç düşünmediğim, hiç kimseden bir beklenti içine girmeden icra ettiğim bu mesleği şükürler olsun sadece ‘O’na güvenerek yapmaya çalıştım…
Ve‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm…’ diye, diye 2018 - 10 Ocağına kadar tertemiz gelebildim…
Hiç kimse hatasız, yanlışsız değildir ama belirtmeliyim; hiçbir yazımdan, eleştirimden dolayı müfteri, yalancı durumuna düşmemenin bahtiyarlığını yaşadım hep…
Okuyucularıma güvenleri ve desteklerinden dolayı müteşekkirim…
Dimağım da, siyasi partilerinden tutun, STK’lar, Belediye Başkanları, il genel meclis, belediye meclis üyeleri, Kaymakamları, diğer kurum ve kuruluşlarında yaşanan olaylara kadar yaklaşık otuz yıllık hafızası var ilçemizin… Bugün köşe yazılarımın devamlılığı da bu hafızanın sizlerle paylaşımıdır aslında…
Büyüklerimiz, bizim jenerasyon ve bizden sonra bu görevi üstlenen Seydişehir basınının da eksikleriyle ile birlikte bu görevi diğer ilçe basınına göre çok daha iyi ifa ettiği inancındayım…
Ancak…
İçimizde; yeni ekol copy-paste’ci gazeteciler, parasal hırslarına, gazeteci kimliği ile nüfus edinme garabetine esir eden aferin delisi tazeler de yok değil…
Haber yapmak, kamuoyunu doğru bilgilendirmek şöyle dursun; başkasının hazırlayıp kamuoyuna servis ettiği fitne-fesada tezgene olan sözüm ona jurnalistler de var…
Gazeteciyi başkalarına olan düşmanlıkları ve nefretlerine payanda olarak kullanan niteliksizler, bu niteliksizlere utanmadan payanda olan gazeteciler de var…
Gazeteciliğini icra etmekten daha çok kendisini icra makamı gibi gören haddini aşan megaloman da var…
Bu arada; Basın ilan kurumundan aldıkları üç beş kuruşluk gelirle ayakta durmaya çalışan gazetelerimiz ve bu gelirden de mahrum olan tek radyomuz Seydişehir-FM’in, internet haber sitelerimizin hak ettiği maddi destekleri bulamadığı ise kimsenin umurunda değil…
Her türlü naneyi yeyip, gazeteciden Hz. Ömer adaleti bekleyen, ‘gazeteci objektif olur’ akıl vericiliğine soyunup manipülasyonlara zemin hazırlayanlar ise gözümden hiç kaçmayan zavallı tipleri…
Hülasası;
Unutma Gazeteci; Onlar yolcu bizler hancı…
Tatlı bir rekabetile sağduyunun ve Seydişehir menfaatlerinde birleşmenin hâkim olacağı gazetecilik anlayışının yeniden tesisi için girift ilişkilerden kaçınılması, haberciliğin ön plana çıkarılması işimizin, güvenirliliğimizin ve devamlılığımızın gereğidir… Buna ÖNCE KENDİMİZİN, şehrimizin ve camiamızın çok ihtiyacı var…
Bu vesile ile ilk yıllarımda bugüne birlikte çalışma imkânı bulduğumuz hukukumuz bulunan büyüklerim; Merhum Sefa Koyuncu, Hasan Hüseyin Sarı, Zeki Erman Ali Saylam ağabeylerimi…
Seydişehir Haber gazetesini birlikte çıkarığımız, arkadaşlarım Sami Akbaş, İdris Tosun, Metin Türker, Mustafa Sarıkamış, Şeref Değirmenönü, Hasan Leventoğlu, Arzu Sarıtosun, Salih Genç ve an itibari ile aklıma gelmeyen diğer meslektaşlarımın hepsini aramızdaki hukuka binaen, sevgi ile yâd ediyorum…
Hâlihazır da ilçemize hizmet etme gayretinde bulunan tüm gazeteci arkadaşlarımın günlerini tebrik ediyorum…
Rabbim hiçbirimizi aza kanaatten, dürüstlükten ve adaletten ayırmasın…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
‘Hakikatten yana olacaksan yalnız kalmayı göze alacaksın…’ D.C.