Amerika’yla can ciğer kuzu sarması…
Hala-Dayı çocuklarıydık sanki…
Kızılderilisi ile dün Erzurumda cirit…
Bugün Conisi ile Edirne’de yağlı güreş yaptık sanki…
Kristof Kolomb’un sancak gemisi santa maria, Kasımpaşa tersanelerinden indirildi…
Nusret mayın gemisinin kaptanı Hollywood’tan şımarık bir Amerikalıydı sanki…
Şaşılacak ne var ki!
Mahremimizde barındırdığımız 15 hava üssünde tavuk yetiştiriciliği mi yapıyorlar?
Vay efendim Amerika bize bunu nasıl yapar mış?
Amerika’yı yeni keşfeden gafil zümera, Marshall yardımını babasının hayrına mı vermişlerdi?
1946’da boğazlardan üst, doğu sınırımızda meccanen toprak istediği sırada ABD Büyükelçimiz Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getirme bahanesiyle, kıçımıza kadar sokulan 1600 mürettebatlı savaş gemisi missouri, yanında bir kruvazör, bir destoyeri Ertegün’ün ruhuna lokma tatlısı dökmek için mi gelmişti…
Lafa gelince tam tekmil müttefiğimiz olan ama Kıbrıs konusunda elimizi kolumuzu bağlayan o ünlü johnson mektubunda ceddimize rahmet mi? Okumuşlardı…
Nedense herkesin cebine dokununca Amerika düşmanlığı zirve yapıveriyor…
Bakıyorum da bir gurup solcu gençlik dün “go home yankee”, “Ne Amerika ne Rusya tam bağımsız Türkiye” sloganlarıyla 6. Filoya karşı çıkarken sus pus kalan hatta attığı gazete manşetleri ile Türk gençlerini kâfir ilan edenler ateşli bir Amerika düşmanı…
Bugünlerde Kaleme aldıkları yazılarda; ”ABD yönetiminin Türkiye’ye karşı ilan edilmemiş bir savaş başlattığını, 15 Temmuz’un, sadece bir FETÖ darbe girişimi olmadığını, ABD’nin Türkiye’ye açık müdahalesi olduğunu ve bunun Türkiye’de devlet sisteminin hücrelerine kadar yerleştirilmiş Gülen ve terör örgütü üzerinden uygulandığını” belirtiyorlar… Amenna… Tespitleri çok doğru ancak Günaydın dostlar…
Şimdilerde yazıyorsunuz, çünkü; Amerika bu kez cebinize değiyor…
Yazılarına hiç olmazsa; “geçmişte hata yaptık, yanılmışız” diyerek başlasanız gam yemeyeceğim ama yüzsüzlük sadece onlarda değil toplumsal yara maşallah…
Yani samimi olalım dostlar… Benim bu aydınlardan, tuzu kurulardan, tavandan, hiç umudum yok… Onlara kızıp kayıtsız kalmaya da niyetim yok…
Yani yük yine bizde, yine halkta, avamda, Çanakkale’de savaşanda, Anadolu ruhunda, Anadolu da…
Geçtiğimiz aylar da Seydişehir’e temel atma törenleri ve bir dizi ziyaret için eski Konya Büyükşehir belediye başkanının ardında gelen daire başkanları, müdürlerin hepsi ayrı ayrı makam araçları ile şehir sokaklarını doldurdular…
Öyle gelmeyeceksiniz kardeşim… Başkan bey bir otobüs tahsis edecek ve hepiniz dolup geleceksiniz… Hakkımı asla helal etmiyorum…
Almanya gibi bir yerde 10 makam aracı varken; kiralık araçlar hariç yaklaşık 200 bin makam aracının varlığı bizi yönetenleri hiç mi rahatsız etmiyor… Hiç mi vicdan yok sizde… Hepimizin anası soğan babası sarımsak değil mi?
Gorgoroğlu muyuz…
Üzerine toz konmaya kıyamadığınız lüks araçlarınıza nerdeyse secde yapacakken umumun hakkına kolayca tecavüz etme hakkını nerden buluyorsunuz...
Hülasası;
Ekonomik kriz var demek kolay herkes biliyor bunu…
Millet olarak israfçıyız... Müsrif bir milletiz... Devlet neyse biz de oyuz... Devlet betona gömüyor parayı, biz starbaks'a, telefona arabaya…
Ekonomik kriz geliyor ve geldiği gibi gitmesi bekleniyor? Ne yapıyoruz? Ne yapıyorsunuz? Ne yapmalıyım?
Tek yol tasarruf ve üretim… Sudan elektrikten, makam arabalarından, lüksten, keyften, lakayıtlıktan, bananecilikten kaçınacağız… Harama, helale, ayıba, imtiyaza, hakka, hukuka, adaleta cebimize göre değil insanlık onuruna göre yaşamımızda rol vereceğiz, yada vermeyeceğiz…
Bunu hep birlikte yapacağız.... 3’cü 5’i yok bunun tasarruf edeceğiz… üreteceğiz… Üreteceğiz… Üreteceğiz…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Ayranımız yok içmeye feraceyle gideriz kenefe…”