Medya denetiminin önemli olduğunu daha öncede yazmıştım..
Tabi bu durum; biz gazetecilere önemli bir sorumluluk yüklüyor.
Bulunduğumuz ortamlarda vatandaşların yaşamın her alanında vuku bulan çarpıklıkları dile getirdikleri serzenişlerine şahit oluyoruz..
Bizde bu tespitleri okuyucularımızla paylaşmaya ve ilgili mercilere ulaştırmaya önem gösteriyoruz.
Geçtiğimiz pazartesi PTT’ye gazete vermek için gitmiştim.
İnsan yoğunluğundan içeriye giremedim.
Ne olduğunu sordum. Yaşlılık aylığı verdiklerini ve yoğunluğunun sebebinin bu olduğunu söylediler.
Kaç para verdiklerini sordum.
“Duruma göre 600 liradan başlayıp bin 800’e kadar ödeme yapıyoruz” dediler.
Seydişehir’de 9 bine yakın yeşil kartlı olduğunu biliyorum.
Yaklaşık bin 500 ile iki bin arasında Suriyelinin yaşadığını ve bunlardan birçoğunun işyerlerinde kayıtsız çalıştığını ve devletin bunların ihtiyacını giderdiği malumumuz.
Hastanede yatan annemi ziyaretlerim esnasında ise Oğlakçılı bir yaşlı kadına nasılsın diye sorduğumuzda aldığımız cevap; “Şükür hem devlet bakıyor, hem millet bakıyor. Köyde genç yok. Erkekler de erken öldüler. Maddi bir sıkıntımız olmamasına rağmen yalnızlıktan hastalanıp sık sık hastaneye geliyoruz.” oldu.
Diğer Dikilitaş’lı bir teyzede gazeteci olduğumu öğrenince; “Oğlum elini ayağını öpeyim sana çok dua ederim, benim bir oğlan var ona bir iş buluver.” dedi.
Bu iki yaşlı teyzemizin tespitleri çok zıt ve ilginç değil mi?
20 milyona yakın asgari ücretli çok yoğun çalışma ve emek ile 2 bin lirayla geçinmek için adeta kılı kırk yararken 10 milyona yakın genç işsiz evine ekmek götürmek için çalmadık kapı bırakmıyor.
Tabiatıyla biz sosyal devlete karşı değiliz.
Her yıl bütçesi fazla veren, enflasyonu adeta sıfıra yakın olan Almanya gibi sosyal devlet olmaya çalışır ama Afrika gibi üretmeyip sadece tüketirsek bu iş gelir bir yerde patlar.
Artık herkesin görmesi lazım..
Türkiye’de çalışmadan gelir elde eden bir imtiyazlı zümre var. Birde asgari ücretle geçinmeye çalışan ve işsiz olan milyonlarca insan var.
İşte bu çarpıklığı en güzel dile getiren bence Oğlakçılı ve Dikilitaşlı teyzemiz oldu…