BAŞKA İŞİNİZ YOK MU?
<p>Dün bir kundaklama meydana geldi...</p>
<p>Koskoca bir emek, milli bir servet zayi oldu... Tabiatiyle o işletmeden rızıklarını temin edenlerde mağdur oldu...</p>
<p>Müstecir Yaşar Kuşçu’yu ve çalışanlarını geçmiş olsun dileklerimi iletmek için akşam vakti ziyaret ettim...</p>
<p>Kundaklama ile ilgili kısa zaman içerisinde duyduğum tevatürlerden ziyade acısına ortak olmaya çalıştım ama Yaşar kardeş anlatma ihtiyacı hissetti...</p>
<p>Belli ki dedikodudan duyduğu yakıştırmalardan bunalmış... Ekmek ocağının yanıp kül olduğundan çok hakkında yapılan asılsız dedikodulara üzülmüş...</p>
<p>Söylediğine göre; yangın gecesi saatlerinde uyuduğu anda bir telefon alır... tehditkar bir ses “sen 15 yaşındaki çocuğu nasıl döversin?” Kardeşim ben kimseyi dövmedim bir yanlışınız var dese de; telefon kapanır ve akabinde işyerinin yandığı haberini alır...</p>
<p>kendisine tıpa tıp benzeyen birisinin kurbanı olduğunu anlattı...</p>
<p>Velev ki bu da doğru değil... Müstecir yanıltıyor; bu kadar farklı sebep nasıl üretiliyor hakikaten ilginç...</p>
<p>Halbuki odalar ve esnafı ile mağdur duruma düşen esnafa nasıl yardım ederiz konuşulmalı...</p>
<p>Hal-i pürmelal şehrimizden şöyle bahsetmiştim efendim… değişeni yok...</p>
<p>Taaa..! 1301-1320 yıllarında belliymiş böyle olacağımız… Belgeliymiş hem de… Seyyid Harun Veli öyle demiş…<br />
Ne demiş efendim? “Bu şehrin insanı haset olacak, dedikoducu olacak…”</p>
<p>“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” Ayeti kerimesi ayan, beyan iken; 700 yıl sonrasındaki bu müptezel halimizin suçunu günahını Seyyid Harun veliye yükleyip tezvirci halimize hafifletici sebep saydırabilir miyiz, bilemiyorum ama yadsınacak bir gerçek değil…</p>
<p>Makalat-ı Seyyid Harun’da; “Bu şehrin insanı hasetçi olacak, dedikoducu olacak…” babında bir ifade katiyen yok…</p>
<p>Doğru oturup doğru konuşalım Bu kabahatimizi şehrimizin kurucusuna yıkacak kadar Tezvirciyiz efendim… Kılükal her yanımız…</p>
<p>Lafla, hasetle yoğrulu muhabbetlerimiz…<br />
Kimimiz az kimimiz çok… Bu dejenerasyondan payını almayan yok… Kimileride bu halimize meşruiyet kazandırma derdinde; Neymiş efendim? “her şehir aynıymış…” ülke de…</p>
<p>Hâsılı; pürmelâlimizin Seyyid Harun’la alakası yok…</p>
<p>Yok, yok olmasına ama matematik, fizik, astronomi, kimya, geometri, din ve iktisat dersleri vermeye muktedir… İslam hukuku, din, iktisat ve devletler hukukuna dair pek çok yazılı eseri bulunan Mahmut Esat Kadester’i bile dedikodularımızla boğup bu güzelim şehri ebediyen terk etmesine sebep olan yanımız var…</p>
<p>Şehrin eşrafı toplanmış ayağına gitmişler Mahmut Esat Kadester’in “Efendim siz ilmiyle âlimsiniz. Ne olur gelin Seydişehir’e belediye başkanı olun…”</p>
<p>Mahmut Esat, gelmiş aday olmuş ama şehrin diğer eşrafı haset ederek; karşısına Gısrağın Hüseyin Efendi lakabı ile anılan zat-ı muhteremi aday göstermişler ve seçimi Gısrağın Hüseyin kazanmış…<br />
Sitem eder Mahmut Esat ve şu sözleri söyleyerek terk eder şehri…</p>
<p>“Belediyesi var narhı yok… Motoru var çarkı yok… Üç beş dedikoducu oturmuş, birbirinden farkı yok…”<br />
İşte böyle efendim;<br />
Makalat’ta dedikoducu ve hasetçi gibi sıfatlamalara maruz kalan cümleler yer almasa da Mahmut Esat efendinin bu sözleri sanki tezvirci yanımızı teyit eden hemşeri dili gibi…</p>
<p>Hülasası;<br />
Sizin başka işiniz yok mu?</p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi
BAŞKA İŞİNİZ YOK MU?
<p>Dün bir kundaklama meydana geldi...</p>
<p>Koskoca bir emek, milli bir servet zayi oldu... Tabiatiyle o işletmeden rızıklarını temin edenlerde mağdur oldu...</p>
<p>Müstecir Yaşar Kuşçu’yu ve çalışanlarını geçmiş olsun dileklerimi iletmek için akşam vakti ziyaret ettim...</p>
<p>Kundaklama ile ilgili kısa zaman içerisinde duyduğum tevatürlerden ziyade acısına ortak olmaya çalıştım ama Yaşar kardeş anlatma ihtiyacı hissetti...</p>
<p>Belli ki dedikodudan duyduğu yakıştırmalardan bunalmış... Ekmek ocağının yanıp kül olduğundan çok hakkında yapılan asılsız dedikodulara üzülmüş...</p>
<p>Söylediğine göre; yangın gecesi saatlerinde uyuduğu anda bir telefon alır... tehditkar bir ses “sen 15 yaşındaki çocuğu nasıl döversin?” Kardeşim ben kimseyi dövmedim bir yanlışınız var dese de; telefon kapanır ve akabinde işyerinin yandığı haberini alır...</p>
<p>kendisine tıpa tıp benzeyen birisinin kurbanı olduğunu anlattı...</p>
<p>Velev ki bu da doğru değil... Müstecir yanıltıyor; bu kadar farklı sebep nasıl üretiliyor hakikaten ilginç...</p>
<p>Halbuki odalar ve esnafı ile mağdur duruma düşen esnafa nasıl yardım ederiz konuşulmalı...</p>
<p>Hal-i pürmelal şehrimizden şöyle bahsetmiştim efendim… değişeni yok...</p>
<p>Taaa..! 1301-1320 yıllarında belliymiş böyle olacağımız… Belgeliymiş hem de… Seyyid Harun Veli öyle demiş…<br />
Ne demiş efendim? “Bu şehrin insanı haset olacak, dedikoducu olacak…”</p>
<p>“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” Ayeti kerimesi ayan, beyan iken; 700 yıl sonrasındaki bu müptezel halimizin suçunu günahını Seyyid Harun veliye yükleyip tezvirci halimize hafifletici sebep saydırabilir miyiz, bilemiyorum ama yadsınacak bir gerçek değil…</p>
<p>Makalat-ı Seyyid Harun’da; “Bu şehrin insanı hasetçi olacak, dedikoducu olacak…” babında bir ifade katiyen yok…</p>
<p>Doğru oturup doğru konuşalım Bu kabahatimizi şehrimizin kurucusuna yıkacak kadar Tezvirciyiz efendim… Kılükal her yanımız…</p>
<p>Lafla, hasetle yoğrulu muhabbetlerimiz…<br />
Kimimiz az kimimiz çok… Bu dejenerasyondan payını almayan yok… Kimileride bu halimize meşruiyet kazandırma derdinde; Neymiş efendim? “her şehir aynıymış…” ülke de…</p>
<p>Hâsılı; pürmelâlimizin Seyyid Harun’la alakası yok…</p>
<p>Yok, yok olmasına ama matematik, fizik, astronomi, kimya, geometri, din ve iktisat dersleri vermeye muktedir… İslam hukuku, din, iktisat ve devletler hukukuna dair pek çok yazılı eseri bulunan Mahmut Esat Kadester’i bile dedikodularımızla boğup bu güzelim şehri ebediyen terk etmesine sebep olan yanımız var…</p>
<p>Şehrin eşrafı toplanmış ayağına gitmişler Mahmut Esat Kadester’in “Efendim siz ilmiyle âlimsiniz. Ne olur gelin Seydişehir’e belediye başkanı olun…”</p>
<p>Mahmut Esat, gelmiş aday olmuş ama şehrin diğer eşrafı haset ederek; karşısına Gısrağın Hüseyin Efendi lakabı ile anılan zat-ı muhteremi aday göstermişler ve seçimi Gısrağın Hüseyin kazanmış…<br />
Sitem eder Mahmut Esat ve şu sözleri söyleyerek terk eder şehri…</p>
<p>“Belediyesi var narhı yok… Motoru var çarkı yok… Üç beş dedikoducu oturmuş, birbirinden farkı yok…”<br />
İşte böyle efendim;<br />
Makalat’ta dedikoducu ve hasetçi gibi sıfatlamalara maruz kalan cümleler yer almasa da Mahmut Esat efendinin bu sözleri sanki tezvirci yanımızı teyit eden hemşeri dili gibi…</p>
<p>Hülasası;<br />
Sizin başka işiniz yok mu?</p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.