HASTANEDE YENİ DÖNEM...
<p>Öncelikle belirtmeliyim. Yorumcu kimliğimiz omzumuzda apolet ya da bir paye değil. Savıcı değil, yargıç değiliz. Ahkam kesmeyecek kadar da içinde yaşadığımız sevgi şehri Seydişehir’in sorunlarına hakimiz. Bilgi sahibiyiz. Kimseyle kişisel bir meselemiz olamaz. Kısacası kamu görevi yapıyoruz. Sadece ve sadece memleketimize olan borcumuzu ödeme derdindeyiz. Dolayısı ile ahbeseyni birinci kata inmemiş toyların, elindeki, kalbindeki karayı bulaştıracak yer arayan çıban başı kifayetsizlerin karalamalarına, manipülasyonlarına, kibrine boyun büküp ilçemize hizmet etme misyonumuzdan da vazgeçecek değiliz. Hasılı bu atama bir kısmı itibari ile kabul edilir değildir. Liyakat esasının dışına çıkılmıştır. Bunu herkes görüyor. Biliyor. Ve tepkisini dile getiriyor. Sadece bu icraata onay verenler görmüyor, duymuyor. ‘Ben yaptım oldu’ diyor. Bu hakikaten bir vebaldir. Kendi bacağına kurşun sıkmaktır. Efendim, hemen konuya girelim… Geçtiğimiz günlerde Seydişehir Devlet Hastanesi yönetimi değişti. Hayırlı olsun. Özgüvenleri yüksek iki bayana görev tevdi edildi. Her ne kadar görevine resmi anlamda başlamamış olsa da Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Havva Turaç Cingöz, Hastanemizin yeni Başhekimi oldu. Hastanemizin tecrübeli hemşirelerinden Fatma Doğan ise Sağlık Bakım Müdürlüğü görevine çoktan başladı bile. Peki Hastane Başhekiminin ve yönetimin değişmesi sihirli bir elin değeceği ve bütün sorunların artık çözüleceği anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Çünkü yeni yöneticileri ihmal edilmiş, katmerleşmiş, göz ardı edilmiş, yönetim zafiyetlerine mahkûm edilmiş devasa sorunlar bekliyor. Kamudan emekli bir kişi olarak bilirim. Böyle durumlarda personelin en büyük beklentisi huzurlu bir çalışma ortamının oluşturulmasıdır. Hastanede hali hazır huzursuzluğun sebepleri de herkesçe bilinir. Çalışma barışı, ekip çalışması, personelin takdir beklentisi, kendisini değerli hissetmesi, adaletin tecellisi, kayırmalar küçücük dokunuşlarla olumlu hale dönüştürülebilir. Yeni yönetimin bunu başaracağını düşünüyorum. Liyakatsiz kişilerin hastane personelinin üzerinde bir siyasi baskı unsuru olmaktan men edilmesi şarttır. Bu konuda en büyük desteği de AK Parti İlçe Başkanı Kemalettin Atalay ağabeyin vermesi şarttır. Hastane yönetiminin bir gurubun gurupların değil bütün personelin yöneticisi olduğunu en kısa sürede hissettirmesi buna bağlıdır ve elzemdir. Geçici kabulle ayakta duran Hastane hakikaten bütün hatları ile neşter isteyen bir durumda. Nitelikli insan kaynağı, kalifiye personelimizin varlığına rağmen aynı şartlarda çalışan komşu ilçe hastanelerinde oluşturulmuş bir sürü ünite maalesef bizim hastanemizde çalışır halde değil. İstediğiniz hastanenin sayfasını açıp bakın palyetif bakım ünitesinin varlığını görebilirsiniz. Hastanın hastalığı ve kaybı ile başa çıkmak için ailesine yardımcı olacak bir destek sistemi sunan bu ünitenin faaliyete geçmesi hiçte zor değil. Bu niteliğe haiz yetişmiş personel olduğu halde neden kurulmadığı ayrı bir yara… Hemen kazandırılması gerekir. Bir diyabet hastası olarak soruyorum. Diyabet tedavisinin en önemli basamağı eğitimdir. Çevre hastanelerde bulunan ama eğitimli personel hazır olduğu halde bizde olmayan Seydişehir halkına hizmet edecek ‘Diyabet Okulu’ neden açılmadı? Hemen açılabilir. Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın çok önem verdiği diğer hastanelerde tıkır tıkır işleyen ‘İlk Adım Ebe-Gebe Okulu’ eğitimini almış personel olduğu halde niçin açılmadı? Hemen açılabilir. Yoğun bakım ünitemizin hala 1. Basamak seviyesinde olması ise Seydişehir ve Seydişehir Devlet Hastanesi açısından bir utanç abidesidir. Bu yüzden hastasını şehir dışındaki yoğun bakım ünitelerine götürmek zorunda kalan Seydişehirlinin vebali var. Başka hastanelerdeki doluluktan dolayı hastasına yoğun bakım ünitesi bulamayanların ahı var. Dibimizde, komşu ilçemizde 1. Basamak, 2. Basamak, 3. Basamak yoğun bakım üniteleri uzun süredir hizmet verirken biz neden hala yerinde sayıyoruz. Ameliyathanemizin kullanılamıyor olması, havalandırmaların çalışmaması, ucube bir hastaneyi kül-kütürüm hali ve geçici kabul ile kabul edenler vallahi yatacak yeriniz yok. Hani Doktorlar Seydişehir Devlet Hastanesinde neden kalmak istemiyor sorusu var ya, işte yukarıda belirttiğim sorunlar bu sorunun temel sebebidir. Kurulmayan üniteler, yoğun bakım ünitesinin seviyesi, yapılamayan ameliyatlar döner sermaye döngüsünün sağlanamamasında yegâne sebeplerdir. Doktorun eğitimi bitmez ama yaklaşık 10 yılını fiili eğitime vermiş doktorlarımızın ve personelin döner sermayesi olmayan üstelik huzuru da elinden alınmış hastanede durmasını kimse beklemesin. Fırsatını bulan gider. Kimsede neden gidiyorsun diyemez. Yazmaya kalksam sayfalar almaz. Daha geçtiğimiz gün doktor atamaları yapıldı. Türkiye’nin her yerine göz ve Nöroloji doktorları atandı ama Seydişehir’e yine yok. Neden yok? İşte bu sebeplerden yok. Bu işler öyle hastane sayfasından hastanenin sorunlarına dem vuran basın mensuplarına küfür, karalama zemini hazırlamakla çözülmüyor. Hastanemizin bütün doktorları bir araya gelsin lütfen eğer bu satırlar, bu sorunlar bir şizofrenin terennümüyse ‘Evet öyle desinler’ linçe razıyım. Hülasa; Bu hastane iyi niyetli yönetime, huzura ve çok çalışmaya muhtaç bir hastanedir. Yeni Başhekimimizin ve Sağlık Bakım Müdürümüzün süreç içerisinde bu sorunları çözeceğine kaniyim. Takipçisi olacağım. Rabbim bütün sağlık personeline bu zor günlerimizde çalışma gücü versin. Huzur versin. Hepsine hizmetleri ve gayretlerinden ötürü teşekkür ederiz.<br />
<br />
</p>
Ekleme
Tarihi: 13 Kasım 2021 - Cumartesi
HASTANEDE YENİ DÖNEM...
<p>Öncelikle belirtmeliyim. Yorumcu kimliğimiz omzumuzda apolet ya da bir paye değil. Savıcı değil, yargıç değiliz. Ahkam kesmeyecek kadar da içinde yaşadığımız sevgi şehri Seydişehir’in sorunlarına hakimiz. Bilgi sahibiyiz. Kimseyle kişisel bir meselemiz olamaz. Kısacası kamu görevi yapıyoruz. Sadece ve sadece memleketimize olan borcumuzu ödeme derdindeyiz. Dolayısı ile ahbeseyni birinci kata inmemiş toyların, elindeki, kalbindeki karayı bulaştıracak yer arayan çıban başı kifayetsizlerin karalamalarına, manipülasyonlarına, kibrine boyun büküp ilçemize hizmet etme misyonumuzdan da vazgeçecek değiliz. Hasılı bu atama bir kısmı itibari ile kabul edilir değildir. Liyakat esasının dışına çıkılmıştır. Bunu herkes görüyor. Biliyor. Ve tepkisini dile getiriyor. Sadece bu icraata onay verenler görmüyor, duymuyor. ‘Ben yaptım oldu’ diyor. Bu hakikaten bir vebaldir. Kendi bacağına kurşun sıkmaktır. Efendim, hemen konuya girelim… Geçtiğimiz günlerde Seydişehir Devlet Hastanesi yönetimi değişti. Hayırlı olsun. Özgüvenleri yüksek iki bayana görev tevdi edildi. Her ne kadar görevine resmi anlamda başlamamış olsa da Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Havva Turaç Cingöz, Hastanemizin yeni Başhekimi oldu. Hastanemizin tecrübeli hemşirelerinden Fatma Doğan ise Sağlık Bakım Müdürlüğü görevine çoktan başladı bile. Peki Hastane Başhekiminin ve yönetimin değişmesi sihirli bir elin değeceği ve bütün sorunların artık çözüleceği anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Çünkü yeni yöneticileri ihmal edilmiş, katmerleşmiş, göz ardı edilmiş, yönetim zafiyetlerine mahkûm edilmiş devasa sorunlar bekliyor. Kamudan emekli bir kişi olarak bilirim. Böyle durumlarda personelin en büyük beklentisi huzurlu bir çalışma ortamının oluşturulmasıdır. Hastanede hali hazır huzursuzluğun sebepleri de herkesçe bilinir. Çalışma barışı, ekip çalışması, personelin takdir beklentisi, kendisini değerli hissetmesi, adaletin tecellisi, kayırmalar küçücük dokunuşlarla olumlu hale dönüştürülebilir. Yeni yönetimin bunu başaracağını düşünüyorum. Liyakatsiz kişilerin hastane personelinin üzerinde bir siyasi baskı unsuru olmaktan men edilmesi şarttır. Bu konuda en büyük desteği de AK Parti İlçe Başkanı Kemalettin Atalay ağabeyin vermesi şarttır. Hastane yönetiminin bir gurubun gurupların değil bütün personelin yöneticisi olduğunu en kısa sürede hissettirmesi buna bağlıdır ve elzemdir. Geçici kabulle ayakta duran Hastane hakikaten bütün hatları ile neşter isteyen bir durumda. Nitelikli insan kaynağı, kalifiye personelimizin varlığına rağmen aynı şartlarda çalışan komşu ilçe hastanelerinde oluşturulmuş bir sürü ünite maalesef bizim hastanemizde çalışır halde değil. İstediğiniz hastanenin sayfasını açıp bakın palyetif bakım ünitesinin varlığını görebilirsiniz. Hastanın hastalığı ve kaybı ile başa çıkmak için ailesine yardımcı olacak bir destek sistemi sunan bu ünitenin faaliyete geçmesi hiçte zor değil. Bu niteliğe haiz yetişmiş personel olduğu halde neden kurulmadığı ayrı bir yara… Hemen kazandırılması gerekir. Bir diyabet hastası olarak soruyorum. Diyabet tedavisinin en önemli basamağı eğitimdir. Çevre hastanelerde bulunan ama eğitimli personel hazır olduğu halde bizde olmayan Seydişehir halkına hizmet edecek ‘Diyabet Okulu’ neden açılmadı? Hemen açılabilir. Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın çok önem verdiği diğer hastanelerde tıkır tıkır işleyen ‘İlk Adım Ebe-Gebe Okulu’ eğitimini almış personel olduğu halde niçin açılmadı? Hemen açılabilir. Yoğun bakım ünitemizin hala 1. Basamak seviyesinde olması ise Seydişehir ve Seydişehir Devlet Hastanesi açısından bir utanç abidesidir. Bu yüzden hastasını şehir dışındaki yoğun bakım ünitelerine götürmek zorunda kalan Seydişehirlinin vebali var. Başka hastanelerdeki doluluktan dolayı hastasına yoğun bakım ünitesi bulamayanların ahı var. Dibimizde, komşu ilçemizde 1. Basamak, 2. Basamak, 3. Basamak yoğun bakım üniteleri uzun süredir hizmet verirken biz neden hala yerinde sayıyoruz. Ameliyathanemizin kullanılamıyor olması, havalandırmaların çalışmaması, ucube bir hastaneyi kül-kütürüm hali ve geçici kabul ile kabul edenler vallahi yatacak yeriniz yok. Hani Doktorlar Seydişehir Devlet Hastanesinde neden kalmak istemiyor sorusu var ya, işte yukarıda belirttiğim sorunlar bu sorunun temel sebebidir. Kurulmayan üniteler, yoğun bakım ünitesinin seviyesi, yapılamayan ameliyatlar döner sermaye döngüsünün sağlanamamasında yegâne sebeplerdir. Doktorun eğitimi bitmez ama yaklaşık 10 yılını fiili eğitime vermiş doktorlarımızın ve personelin döner sermayesi olmayan üstelik huzuru da elinden alınmış hastanede durmasını kimse beklemesin. Fırsatını bulan gider. Kimsede neden gidiyorsun diyemez. Yazmaya kalksam sayfalar almaz. Daha geçtiğimiz gün doktor atamaları yapıldı. Türkiye’nin her yerine göz ve Nöroloji doktorları atandı ama Seydişehir’e yine yok. Neden yok? İşte bu sebeplerden yok. Bu işler öyle hastane sayfasından hastanenin sorunlarına dem vuran basın mensuplarına küfür, karalama zemini hazırlamakla çözülmüyor. Hastanemizin bütün doktorları bir araya gelsin lütfen eğer bu satırlar, bu sorunlar bir şizofrenin terennümüyse ‘Evet öyle desinler’ linçe razıyım. Hülasa; Bu hastane iyi niyetli yönetime, huzura ve çok çalışmaya muhtaç bir hastanedir. Yeni Başhekimimizin ve Sağlık Bakım Müdürümüzün süreç içerisinde bu sorunları çözeceğine kaniyim. Takipçisi olacağım. Rabbim bütün sağlık personeline bu zor günlerimizde çalışma gücü versin. Huzur versin. Hepsine hizmetleri ve gayretlerinden ötürü teşekkür ederiz.<br />
<br />
</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.