Atatürk stadını bilenler bilir, son döneminde tribüne başlayanlar için uzay mekiğinden maç izlemek gibi görünse de günümüz modern stadyumlarında olmayan artıları çoktur. Hadi biraz nostalji yaparak başlayalım bugün ki yazımıza; Konya'da hemen hemen her otobüs, her minibüs, şehir planlamasından dolayı ya Atatürk stadyumunun önünden ya da yürüme mesafesi yakınından geçer böylece maç günleri ortak toplanma noktaları olurdu. Stat mimarisi yapıldığı dönemde futbolun yanında birçok spor ilgi odağı olduğundan o dönemde stadyumlar komple spor tesisi gibi olimpik şartlara göre yapılmıştı. Kapalıdan başka oturak olmayan, hani beton zemin üzerine oturduğumuz, maçtan önce oturmalık köpük satılan, son 5 dk kala o köpüklerin havaya atıldığı zamanlar ve tüm tribünlerin açık olduğu dönemden bahsediyorum.
Kapalının yanında Aydoğdu Gençlik adında küçük bir grubumuz vardı. İmkansızlıklardan kapanmış, bizde 8 nolu’ya, Nalçacılılar grubuna dahil olmuştuk. Stadyumun karşı sokağında Şahin Bilardo vardı. Orada toplanır, oradan Zafer'e gider, maça birkaç saat kala Gedavet’ten kortej yaparak stadyuma gelirdik. Hani Gedavet henüz trafiğe kapalı değildi. Biz kortejle yolu kapatırdık. Konevi’nin önünden stadyuma, marşlar söyleyerek çıkardık. Köftecilerin dumanı stadyumun etrafını sarmış, çekirdekçiler maraton ve kale arkalarında konuşlanmış, kuzey giriş önünde de limonatacılar eksik olmazdı. Mavi muşanbalarına ters kapadıkları bardakları bile havalı dururdu.
Bilet kuyrukları, araya kaynak yapmalar yüzünden çıkan kavgalar eksik olmazdı. Öğretmen evlerinden havzana giden köprünün altında deplasman otobüsleri olur, rakip eğer deplasmanda sorun çıkartıyorsa karşılık verilirdi. Bazen maçtan önce bisiklet yarışlarının olduğu dönemler bile olmuştu. Futbolla yatıp kalkanlar ise sabah 09:00'da 3 nolu sahada amatör maçını izler, oradan 2 nolu da Üniversitespor’un maçına geçer, son olarak Konyaspor maçıyla hafta sonunu dolu dolu geçirirdi. Bir dönem futbol maçından sonra basketbolla yatıp kalktığımız olmuştu. Deplasmana giderken adres zaten belliydi. Çağ Bilardo! Ankaragücü ve Konyaspor taraftarları bugün birbirlerine dostluk mesajı verip anlamsız düşmanlığa son vermiş olabilir. Japon Ali'nin altınlarına dikilen göz ile başlayan kavga uzun yıllar devam etti. Bugün ise çok şükür maçtan önce oturup sohbet edilesi bir ortam oluşmuş durumda…
Konyaspor taraftarı Ankara’da, Ankaragücü taraftarı Konya’da olması gerektiği gibi gezebiliyor. Anadolu derbisi diyebileceğimiz, hatırı sayılır taraftar desteği bulunan yüz ölçüm bakımından Türkiye'nin en büyük iki şehrinin rekabetine bir kez daha şahit olmak için yerimizi almıştık. Maçtan önce Nalçacılılar Grubu takımı karşılamış, kupadan elenmiş, Süper Lig’de beraber ilk maçına çıkacak teknik heyete ve futbolculara moral vermişti.
İlk düdükle birlikte Konyaspor, oyuna istekli arzulu başladı. 20 dakikalık bölümden, sonra Ankaragücü yavaş yavaş oyuna ortak olmaya başladı. Konyaspor oyun beyni olmadığından, elindeki sakat oyuncuların yokluğunda ve kadro derinliğindeki sıkıntılar nedeniyle oyun istikrarını tutturamadı. Bir de buna form düşüklükleri ve hocanın haklı olarak henüz takımı tanımaması eklenince, ortaya ‘Rus Salatası’ gibi bir şey çıktı.
Orta alanda topla güreşen, ne yaptığını bilmeyen bir takım! Ankaragücü ciddi manada belki de bir defa geldi, onda da sonucu almasını bildi. Bir planları vardı ve ona da sadık kaldılar. Aslında oyuncu değiştirene kadar, oyun biz de olsa da, iş kulübeye gelince, sınıfta kalmıştık. Taraftarın tepkisini anlıyorum. Yönetimi istifaya çağırmak gayet doğal ve anlamlı bir tepkiyse, azınlık bir gruptan gelen ‘İlhan Palut’ tezahüratı o kadar yanlıştı. Takım kötü! Ancak burada hocayı eleştirecek halimiz yok! Muhammet, Amir, Cebrail yoklar, Sehic yeni geldi. Ahmet Oğuz cezalı duruma düştü. Durum iç açıcı değil! Umarım üst düzey yöneticilerimizin açıkladıkları üzere, Amir’in yerine oyuncu hazırdır, bekleyip göreceğiz…
Umarım mevcut durumdan daha kötü duruma sokacak transferler yapılmaz!
Maçın sözü; Mağlubiyet, insana cesaretsizlik veren bir şey olacak yerde, insanı daha çok çalışmaya iten bir sebep olmalıdır.