SEYDİŞEHİR ÇİFTÇİSİNE 10 SANTİMETRELİK AYAR…

2023 yılında ‘Şakası Yok’ başlığı altında köşeme taşıdığım makalemde seydişehir çiftçisini bekleyen muhtemel felaketten söz etmiştim. Köylü çocuğu olmam hasebiyle duyarlılığım gazetecilikten daha ziyade çiftçinin ızdırabına yakînen şahit olmamdan kaynaklanmaktadır. Hiç eveleyip güvelemek istemiyorum. Bütün problem 2007 yılında belirlenen eşik kodunun 1121,03’ten, 1122,40 koduna yükseltilmesinden mütevellittir. Daha da geriye dönersek; 1907 yılında Konya ovasını sulama amacıyla açılan BSA kanalı ve aynı tarihte yapılan Beysehir regülatörü yapılırken gölün dogal yapısını ve göldeki canlı yaşamı ve sanat yapılarını koruma adına bir proje gerçekleştirilmiş… Tamı tamına 118 yıl önce 1121,03 koduna göre gölün depolama kapasitesinin 5 milyar 4 yüz milyon metre küp olarak tespit edilmiş. Bugün ise; yapılan dolguları da göz önünde bulundursak gölün toplam depolama kapasitesi 4 milyar 700 milyon metre küptür. Çiftçinin haklı talebine doğru kulak verilir şayet kod eski eşik koduna yani 1121,03 koduna getirilirse göldeki su miktarı 2 milyar 700 milyon metre küp su olacak. Bu seviye de gölün ne doğal yapısını ve göldeki canlı yaşamı ve sanat yapılarını olumsuz etkileyecek. Beysehir gölünden söz konusu olan Seydisehir ve Beysehir ilçemizin büyük kısmını ve Bozkır, Yalıhüyük, Ahırlı ilçelerinide kapsayan toplam tarımsal alanı 25 bin hektardır. Bu alanın bölgenin yapısı ve ekilen ürünlerin su ihtiyacı dikkate alınırsa yaklaşık 8 bin hektarinda sulu tarim yapılmaktadır. ihtiyaç olan yaklaşık su miktarı da 65 milyon metreküp yani 10 cm yüksekliğe isabet etmektedir . Eski eşik koduna göre ise gölde bulunan fazla su miktarı ise 80 milyon metreküptür. Bu rasyonel değerler göz önünde bulundurulduğu zaman ‘bir bardak su için fırtına kopartılıyor.’ desek yeridir. Zira hesap ortada olup bahse konu 5 ilçeye verilecek su miktarı göle ve bağlılarına asla zarar vermeyecektir. Diğer yandan; rasathane verilerine göre yıl içerisinde 300 milyon metreküp suyun buharlaşmadan dolayı kaybolduğunu da dikkate alarak, yeni projeler hayata geçinceye kadar bölge çiftçisinin yüzü güldürülebilir. Mühendislik bilgileri üzerine ahkâm kesmek niyetinde değilim ancak herkesin bildiği teknik veriler üzerinden kanaat bildirmekte göle zarar vermez sanırım. Maalesef çözülebilecek bu önemli sorun, insan eliyle sorunsala çevrilip çözümsüzlüğe teslim olacak bir hale getiriliyor. Hülasa; Bu meseleye vakıf kişiler ve çiftçi vatandaşlardan edindiğim bilgilere göre mübalağalı bir korumacılık yapıldığı kanaati oluşturuyor. Bir bardak su için koyu koyu düşünen çiftçi vatandaşlarımızın, tabiat varlıkları ölsün, göl kurusun, bana ne sanat yapısından demeyeceğinden emin olduğumuza göre yılan hikayesine dönüştürülen bu önemli meselenin akli selim ve mübalağasız yaklaşımlarla çözüme kavuşturulması gerekir. Aksi halde çiftçinin ağırbaşlılığı, suskunluğu kimseyi aldatmasın, traktörlerini römorklarını, pulluklarını, patozunu, döğer biçerlerlerini konya’nın en etkin alanına bırakır evine döner. İki koyun iki keçi 4 tavuk bir evlek buğday, bir kaç çizi domates, bir evlek patates, yarım dönüm buğdayla karnını doyurur ama onları buna mecbur kılan müsebbipleri de asla unutmaz.