Dünyamız da büyük bir inanç kavgası ve savaş var. Allah’a (CC) inananlar bir taraf da diğer taraf da inanmayanlar. Dünya tarihinde savaşların en önemli sebeplerinden biri de din ve inanç savaşlarıdır. Bu savaşlar dünya son bulana kadar devam edecektir çünkü bu aynı zaman da iyi ve kötünün savaşıdır.
Hangi dinden olursa olsun İslam karşısında diğerleri hemen topyekün anlaşırlar çünkü şer (kötü) aynı amaca hizmet eder, onların en büyük yardımcıları da şeytan dır.
İslam coğrafyasında veya dünyanın birçok ülkesinde yaşayan müslümanların çektiği sıkıntıları bu açıdan değerlendirmek gerekir yani müslümanlara yapılan zulme diğerleri en azından sessiz kalarak destek verirler. Tabii müslüman ülkelerin vurdumduymaz, ilgilenmez tavırlarını da ayrıca not etmek lazım çünkü bunların yöneticileri de onlara hizmet ederler.
Uzun bir zamandır devam Myanmar’daki müslüman katliamlarına dünyanın seyirci kalması ve zar zor harekete geçilmesi işte ‘’ Şer ‘’ in ortak tavrıdır ve birlik olmasının kanıtıdır. Myanmar da katliam yapan, son yıllarda ayrı bir din olarak filmlerle pazarlanan, Budist rahipleridir. Filmlerinde insan sevgisi dolu, sözde barışçıl, hiç kızmayan, eğitilmiş ruhlar diye pazarlanan bu budist rahipler ellerinde kılıçlarla insan doğruyorlar ve dünyadan bir ses çıkmıyor.
Ancak Türk insanının ve devletinin bağırmaları, dünya ya haykırmaları ile bir miktar duyurabildi hala da yeterli değil. Elimiz den çok şey gelmese de en azından yapabileceğimiz dualar ve yardımlar belki yerine ulaşabilir.
Peygamber Efendimiz (SAV) buyurur ki ‘’ Hiç birininiz kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz.’’
Hz. Ali Efendimiz ise ‘’ Bir zulmü engelleyemiyorsanız, en azından onu duyurun ‘’ buyurmuştur.
Bizim ne işimiz var oralarda, ya da bu Suriyelilere neden bakıyoruz, veya Arakan müslümanlarından bize ne gibi bir çok cümle ve aşağılamalarla gösterilen ilgiyi, gönderilen yardımı karalamaya çalışanlar asla iyi niyetli değildir ve onlarda Türkiye içinde kapalı bir savaşı sürdürüyorlar. Bu türler sözde insan sevgisi dolu ( Hümanist), insan olsun yeter diye ayak yapan aslında insan ve müslüman düşmanlarıdır.
Şeyh Şamil ve Şeyh Hacı Abdullah Efendi Buluşması
Kafkasya’da 30 yıldan fazla Rus ordularına Kafkasya’nın bağımsız kalabilmesi için savaşan cennetmekan Şeyh Şamil , zorunlu olarak savaşı bıraktıktan uzun bir süre söz verilmesine rağmen Rusya’da tutulmuş daha sonra İstanbul üzerinden Medine’ye geçmiştir.
Şeyh Şamil Kafkas dağlarında savaşırken onun çağdaşı olan Şeyh Hacı Abdullah Efendi Hz.leri’de Seydişehir’de yaşıyordu. Ve Kafkasya’da ki bu kanlı savaşı çok iyi biliyordu.
Bir gün talebelerine ‘’Evlatlarım! Bizim oraya gidip silahlanmamız mümkün değil. Varmamız da mümkün değil. Ancak manevi yardımda bulunabiliriz onlara… Herkes 100 tane İhlâs-ı Şerif okusun. Sonra da ’ Ya Rabbi! İhlâs melekleriyle Şeyh Şamil Hazretlerine yardım eyle’ diye dua etsin” buyurdu.
Ve yıllarca bu şekilde bu ihlas okumaya devam ettiler.
O yıl Seydişehirli Abdullah Efendi’de hac münasebetiyle Hicaz’da idi. Beytullah’tan sonra Medine’ye Ravzay-ı Mutahhara’ya gelmişti. Ravza’ya varınca Şeyh Şamil Hazretlerinin buraya geldiğini ve Medine’de yaşadığını öğrendi. Bunu duyar duymaz, Abdullah Efendi;
“Otuz dokuz sene kâfirle cihat eden bu mücahit zatın yanına elini öpmeye gidelim.” Diyerek dervişlerini topladı ve Şeyh Şamil Hazretlerinin yanına gitmek için yola koyuldu. Onlar yanına doğru gelirken Şeyh Şamil Hazretleri ’de manen Abdullah Efendi’nin kendisini ziyarete geldiğini haber aldı;
“Bize yirmi beş sene ihlâs melekleriyle yardım gönderen Seydişehirli Abdullah Efendi geliyor. Ziyarete giden ziyaret edilenden daha fazla sevap alır. Bizde O’nu ziyarete gidelim” diyerek dervişleriyle beraber O mübareği karşılamaya gitti.
Nihayet yarı yolda karşılaştılar. Birbirlerini hiç görmedikleri halde tanıdılar ve ağlayarak birbirlerini kucakladılar.
Şeyh Şamil Hazretleri;
“Allah Senden razı olsun. Bize manevi kuvvet gönderdin. Ne zaman kâfir karşısında sıkışsak, zor duruma düşsek yeşil sarıklı meleklerin geldiğini görürdüm.
'Yarabbi bu manevi destek kimdendir' diye hayıflanırken bana;
'Alem-i manadan Seydişehirli Abdullah Efendi'nin dervişlerinin okuduğu ihlas-ı şeriflerden yaratılarak gönderilen melaike -i kiram hazeratıdır' diye haber verildi.
'Sizin gönderdiğiniz İhlâs melekleri bize yetişti. Kâfiri perişan ettik. Huzurlarınızda Seydişehirli Abdullah Efendi'ye minnetlerimi sunuyorum.
Allah Ondan ve dervişlerinden razı olsun ” diyerek Abdullah Efendiye dua ederken, O’da; “Allah Senden razı olsun kâfirle din-i Mübin İslam için çarpıştın. Ne yazık ki kadın, para, makam sevdasıyla sizi mağlup ettiler.” Diyerek karşılık vererek hasbihal etmişlerdir.
Kadir Yıldız