Seydişehir’e iki adım mesafedeki mütevazı kasaba ilköğretim okulu baskına uğramıştı…
Sabiyyeler tedrisatın tam ortasında iken başlarına düşüvermişti bir manga asker, komutanları ve ilköğretim müfettişleri…
Okul dışından şaşkın ve merakla operasyonu izleyen ebeveyn ve sabilerin bakışları arasında; çapraz silah tutuşlu askerler okulun etrafı sarmış, giriş çıkışlar kapatılmış, ilköğretim müfettişleri ise; suçüstü yapmak için okulun bahçesinde bulunan eski okul binasının yıkık duvarlarının arkasına pusu atmışlardı…
Komutan sınıfın birisine hışımla girmiş sağlık sorunu olan bir sabiyyenin başındaki başörtüsünden dolayı muallime veryansın edip ahkâm kesiyordu, yakıp yıkıyordu ortalığı… Ne öğrencilerin psikolojisi ne öğretmenin hükmi şahsiyetine… Nede okul idaresinin iradesine saygı vardı…
Sanki Kandil’de PKK kampı basılmış, terörist başına ve avenelerine fırça çekiliyordu…
Başörtülü birkaç öğretmeni gören kapı nöbetçisi askerin telsizle, “buradalar komutanım” dediği an; komutana ve müfettişlere yakalanmadan açılan başlar, takılan peruklar; 150 yıl geriden gelen ve hiç bitmeyen militarist, faşist bir anlayışın 28 Şubat 1997 günü Seydişehir’de bir eğitim kurumunun payına düşen kısmıydı…
Dönemin Seydişehir kaymakamı ve ilköğretim Şube müdürünün mutat baskınlarının dışında neredeyse her hafta bakanlık müfettişleri tarafından denetlenen ilköğretim okulunda asker destekli operasyon başarıyla tamamlanmış, okul müdürü sürgün edilmişti…
Böylece teröristler ekarte edilmiş, okul temizlenmiş, ülke feraha ermişti…
‘
Bilenler bilir, O’ müdür;Bi-ciğer değildi… Ram etmeyen, müfettişlere verdiği ifade de tabiri caizse; sapına kadar dik duran, inandığı değerler uğruna dünyevi her şeyden vazgeçebilecek, rest çekebilen, post modern ödlek Müslümanlardan değildi…
Bin yıl süreceği söylenen ve insanlar üzerinde sürek avı başlatan 28 Şubat sürecini eni boyu yazmak niyetinde değilim zira hukuk ve adaletin dibe vurduğu 20 maddelik 28 Şubat kararları bugün itibari ile tescillenmiş zulüm maddeleridir…
Dolayısı ile,
Sözüm; 28 Şubat zulmünün tescilli erbaplarından daha çok cenahın bu tarafına; post modern ihtilalın doğurduğu post modern Müslümanlarınadır…
Sözüm;27 Şubat 1997 günü inandığı değerlerin yılmaz savunucuları sözde Müslümanların 28 Şubat günü değerlerini alabora edişlerinedir…
Sözüm;Gelecek korkusu ve ekonomik kaygılarına yenik düşen 27 Şubatın başları kapalı dindarlık dersi veren erkeklerinin 28 Mayısla birlikte yelkenleri fora edişlerinedir…
Sözüm;bir gün önce tavizsiz Müslüman, bir gün sonra suya sabuna dokunmayanlaradır…
Hiç unutmuyorum; dönemin solcu atfedilen İlçe Milli Eğitim Müdürü kendisine ulaşan maksatlı irtica şikâyetlerini sumen altı edip eğitim camiasında huzuru tesis etmeye, 28 Şubatın acı faturalarını Seydişehir eğitim camiasından uzak tutmaya çalışırken… Bir Mekteb-i İ'dadînin Yüksek İslam kökenli müdürü başörtüsü ile sınıflara giriş yasak olduğu halde bahçe kapısına dikilerek daha sokaktayken öğrencilerinin başlarını açtırıyordu…
28 Şubat kararlarının hedef aldığı mazlumlar, 28 Şubatçılardan daha çok; kraldan çok kralcılardan çekiyordu…
Sözüm işte tam burada onlara;Bakara suresi 143. Ayette belirtilen topukları üzerinde dönenlere ve onları ayırt etmeyenlere… Zulmedenler ektikleri rüzgârların fırtınalarını mutlaka biçiyor, biçecekler ama onlar rüzgâr ekerken;
Sözüm;topuklarının üzerinde dönenlere ve bugünün lükse düşkün Müslümanlarına… Sözüm, neredeyse asgari ücretlinin maaşına denk fiyatlı pahalı eşarplarının arkasından marka etiketini göstermeyi değer addeden moda Müslümanlarına…
Sözüm; bi-Ciğerlere… Korkaklara… Gasalaklara…
Hülasası;
20 maddelik MGK kararlarının neredeyse tamamı İslami duyarlılığı düşman ilan edip, bu duyarlılığı sembolize eden ne varsa, topyekûn savaş mantığıyla yok etmeye çalışırken 27 Şubat günü kendilerini diğer Müslümanlardan ayırt edercesine üstüne basarak “Müslüman” olarak nitelendiren post modern darbe üretimi post modern Müslümanları en az darbecileri kadar kınıyorum sizleri…
En az darbeciler kadar suçlusunuz…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Makamlarını siyasi kişiliklerin dudaklarından çıkacak korku cümlelerin esiri yapanlar; Hep göz ardı ettiğiniz bir şey var… Büyük olan Allah’tır…” [hb]