Geçtiğimiz günlerde eşimle birlikte eskilerden Seydişehir’in meşhur piknik yeri Pınarbaşı’nı gezmeye gittik.
Gitmez olaydık…
Çocukluğumun Pınarbaşı’ndan bir şeyler aradım ama hiçbir şey kalmamış.
İlkokul ve Ortaokul yıllarında dönem sonu pikniklerinde şehire yakın olduğu için öğretmenlerimiz genellikle Pınarbaşı’na götürürlerdi.
Azığımız ise haşlanmış yumurta ve patatesten ibaretti.
Büyük kavak ağacının olduğu yer piknik alanının en güzel yeriydi. Genelde öğretmenler onun altında oturur, öğrenciler ana pınardan su içerken düşmesin diye de onları gözetlerlerdi.
O çocuk yıllarımızda hemen hemen hepimizin hastalığı da futboldu.
O yıllar da ise yeni kurulan S.S. ( Seydişehir Spor) heyecanıyla Pınarbaşı Termiyelik’teki hiçbir maçı kaçırmazdım.
Maç başlamadan önce o yılların popüler Konya takımlarından Demir Spor, Kültür Spor, Stat Spor gibi kulüp oyuncularının Pınarbaşı’nın çayırına uzanıp maçı beklediklerini hiç unutmam.
Birde unutamadığım Pınarbaşı Piknik alanının dağ eteğindeki “Seyit Harun Dilek Taşı” …
O çocuklu kalbimizle ‘Beni seviyor mu sevmiyor mu? yada Sınıfı geçecek miyim geçemeyecek miyim?” diye tükürdüğümüz taşın dilek taşına tuttuğunda yaşadığımız sevinç hala gözlerimin önünden gitmiyor.
Tarihimizde Pınarbaşı yerleşim yeri olarakta geçen (Pınarbaşı’nın üst kısmından başlayıp dağ bağlarına olan kısım) hatta meşhur Pınarbaşı türküsünün buraya atfen yazıldığı da söylenen “Canım Pınarbaşı’nda” eskilerden bir şey bulamamam beni çok üzdü.
Daha önceleri akla ziyan bir durum nasıl oraya yapıldığını hala aklım ermiyor.
İmar iskan evlerinin bu bölgelere yapılmasıyla Termiyeli’ği öldürdük.
Daha sonraları bir tanesi bile kalmayan ve buraya ayrı bir güzellik katan kavak ağaçlarını yok ettik.
Eşimle gezerken ona ana pınarı göstermek istedim. Velakin onu da zor bulduk.
Üzüntümden söyleyeceklerimi söyleyemiyorum ve daha fazla yazıyı uzatmak istemiyorum.
“Bir eser kalmamış eski halinden
Yazık geçmez akçe pula dönmüşsün
Hayal mi gerçek mi gördüğüm bilmem
Elden ele gezen güle dönmüşsün”