Türkiye’nin tabiri caizse en ünlü Atatürkçülerinden birisi de değerli hemşerimiz, eski Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ordinaryüs Profesör Doktor Sadi Irmak’tır.
Hemşerimiz Sadi Irmak ülkemizin Başbakanlık görevini yerine getirmesinin yanında Türkiye’nin ilk çalışma bakanı olarak kabinenin en genç üyesi idi. Ülkemizde yer aldığı önemli görevlerin yanı sıra büyük bir Atatürkçü olması ile de bizler için oldukça kıymetlidir. Öyle ki 1933 yılında bizzat Atatürk, Sadi Irmak ve 5 arkadaşını, “Siz kıvılcım olarak gidecek, yıldırım olarak döneceksiniz’ diyerek ülkemize hizmet için Almanya’ya ilim öğrenmeye göndermiştir.
Atatürk sevgisi ile dolu Irmak’ın, büyük Atamız hakkında yazdığı kitaplarını ne yazık ki hemşerileri olarak pek azımız biliyoruz.
Kıymetli hemşerimizi yakinen tanıma şansımız olmadı. Ancak değerli kızı, kıymetli büyüğüm, önemli bilim insanı Yakut Irmak Özden’i Seydişehir Gazeteciler Cemiyeti olarak hazırlamış olduğumuz bir programa teşrifi ile tanıma fırsatımız oldu. Akabinde Mahmut Esad Efendi’yi mezarı başında anma programında yine beraber olduk. O günlerden şimdiye kendisi ile güzel bir dostluğumuz oluştu. Öyle ki hala belirli zamanlarda telefonla arayarak hatır sorarız. Her Cumhuriyet bayramında, her 10 Kasım’da bana whatsapp üzerinden kıymetli babası ile ilgili hatıralarını anekdot şeklinde bana aktarır. Kendisi yine Seydişehir’de katıldığı bir programda bu hatıralarından birinden bahsetmişti. Babaları Sadi Irmak’ın kendisine; "Ölümümden sonra beni fazla anmazsan, bu benim için çok önemli değil, çünkü hayat ileri doğru akar.. Ama eğer her dersinde, her yazında Atatürk'ü saygı ve minnetle anmazsan, sana olan hakkımı helal etmem, çünkü bir Türk kadını olarak bugün sahip olduğun herşeyi ona borçlusun" dediğini ve kendisinin de her zaman bu vasiyetin gereğini yapmaya çalıştığını ifade etmişti.
Öyle ki bu sevgisi sadece sözde kalmamış bir ahde vefa örneği olarak Atatürk hakkında birçok kitap kaleme almıştır. Bunları da yine Yakut Irmak Özden’in gönderdiği fotoğraflardan öğrenmiş oldum.
Bu 10 Kasım’da yine kendisinden bir mesaj aldım. Bu mesajı siz değerli okuyucularımız ile de aynen paylaşmak isterim…
“Babam Sadi Irmak’ın ömür boyu Atatürk sevgisi ile çarpan kalbi, sanki ölümünden sonra da Ata’sının yanında anılmak istercesine bir 10 Kasım sabahı (10 Kasım 1990) durmuştu. Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı görevlerinden sonra, Kurucularından olduğu İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü’ne hocalığa dönen kıymetli babam Sadi Irmak; “kalem elimden düşene kadar Atatürk’ü yazacağım” derdi. Öyle de yaptı…”
Seydişehir’i çok seven, herhangi bir menfaat, para pul ile işi olmayan bu önemli bilim insanı Sadi Irmak’ın, hayatını Atatürk’ü anlatmaya vakfettiği bize gönderilen yazılardan çok açık şekilde anlaşılıyor.
Bunun içindir ki Atatürk’ü anlamak için uzaklara bakmaya gerek yok. Bu konuda Seydişehir Atatürkçü Düşünce Derneği’nin dikkatini çekmek istiyorum. Derneğin değerli Başkanı Hüseyin İriilter ile ilk gazete çıkardığımız dönemler Atatürk ile ilgili 365 günü içeren duvar takvimi hazırlamıştı. Daha sonra uzun sürmese de dernek adına gazete neşriyatında bulunmuştu. Dernek olarak Atatürk’ü anlatmak için başta değerli hemşerimiz büyük Atatürkçü Sadi Irmak’ın kitaplarına başvurmalarını ve hatta birkaçını tekrar yayınlayarak bu vesile ile ruhunu şad etmelerini âcizane öneriyorum. Hatta bu konuda yaşayan en önemli Atatürkçülerden olan, Darülaceze Atatürk Kültür Vakfı’nın kurucularından olan ve uzun yıllarda başkanlığını yapmış, babası gibi bilim insanı Yakut Irmak Özden’den faydalanmalarını da yine arzu ederim.
Bu yazı vesilesi ile Sayın Yakut Irmak Özden’e buradan sevgi, saygı ve selamlarımı gönderiyorum.