11 ocakta başlayan kar yağışı belirli aralıklarla devam ediyor. Dağın eteklerinde yaşayan biri olarak sıradışı bir fırtına ya da karyağışı görmedik bu iki günde. Ne hikmetse elektrik sistemi çöktü. Şehir merkezi ve ilçe köy/mahallelerinde 24 saati geçen elektrik kesintileri yaşandı. Ben bu satırları yazarken elektiriği gelmemiş köyler vardı.
Sosyal medya yine ikiye ayrıldı. Sizinkiler-bizimkiler, ocular-bucular. Güler misin? Ağlar mısın? Bu kavgalar sırasında konu sadece başlangıçta konuşuluyor. Sohbetin devamında konu ortada yok. Karşılıklı hakaret, aşağılama ve sonuçsuz kalan bir tartışma. Kazananı yok bu kavgaların hala anlamayacak mıyız? Neden birlik olup bu aksaklığın nedeni hakkında açıklama talep edemiyoruz?
Ortada Allah korusun deprem yok, sel yok , fırtına yok . Bu yılın ilk karı bir gecede 80 cm’e yaklaşmıştı. Bu sefer ki o kadar hızlı bile yağmadı. Ama büyük çoğunluk mağdur oldu. O elektrik telleri neden sebep yerlerdeydi?
Son günler de sallanmaya başladı bölgemiz. Deprem bölgesinde değiliz diye rehavet içinde olanlara deprem faydan değil, Hay’ dandır mesajı geldi. Bununla ilgili hazırlıklarımız var mı? Ilçe olarak böyle bir durumla karşılaşırsak nasıl bir yol takip edeceğiz? Istanbul’da yıllardır beklenen büyük bir deprem var. Okullar başta olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlarda tatbikatlar yapılıyordu ki, öyle metropol bir şehir için yetersizdi. Peki bizim okullarımızda bu tatbikatlar ne sıklıkla yapılıyor? Yere kar düşünce bu kadar kargaşa oluşuyorsa, afet bu nereden nasıl yoklar bilemeyiz. Her türlü olasılık için tedbirli olmalıyız. Evet bu zamanda , bilgiye bir tıkla ulaşıyoruz. Çok merak ediyorsan tıkla öğren diyebilirsiniz. Ama bu tür durumlarda koordineli çalışmak zorundayız. Mahalle mahalle , köy köy bilgilendirilmeli hatta görevlendirilmeliyiz. Sadece deprem için mi hayır. Yangın, sel, fırtına vb tüm afetler hakkında az çok bilgimiz, önlemimiz ve yapılması gerekenler hakkında en basitinden bile olsa eğitimimiz olmalıdır.
İlk yardım üzerine eğitimler artırılmalı hatta zorunlu bile olabilir. Çünkü bir afet durumunda hastaneler ne kadar ayakta kalır belli olmaz. Hepsi sapasağlam bile olsa, yoğunluğa karşı hafif durumlara yerinde müdahale edilebilmeli.
Felaket tellallığı yapıyorum zannedilmesin. Fakat hepimiz biliyoruz ki “ Olmaz olmaz deme olmaz olmaz” Merkebi sağlam kazığa bağlayıp tedbir alalım. Taktir Allah’ındır demeye yüzümüz olsun.