Eğitim tarih boyunca toplumları dönüştürmek için kullanılan olgulardan biri olmuştur. Eğitimciler dün nasıldı sorusunun cevabını bu bilim dalıyla arar. Tarihçiler ise geçmişin fikri alt yapısını oluşturan zihniyeti araştırırken eğitimin verilerinden yararlanma yoluna gider. Kısaca bu iki alan birbirini tamamlayan disiplinlerdir. Yukarıda bahsedilen iki disiplini birleştiren güzel örneklerden birisi de Seyit Harun Anadolu Lisesi Tarih öğretmeni Ercan Arslan’ın “Seydişehir Kazasında İlköğretim Kurumları 1876-1940” isimli eseridir. Eserde ele alınan dönem Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirleridir. Bu dönemler tarihimizin en kritik dönüşümlerinin yaşandığı dönemdir. Şüphesiz eğitime etkisi olacaktır. Bu dönemde her şeyden önce inkılaplar yapılmıştır. Yani eğitimin felsefesi kökten değişmiştir. Bana göre kitabın önemli tarafı budur: Kritik bir dönemin analiz edilmesi. Yine kitabın konu edildiği mekân da kitap kadar önemlidir. Osmanlı döneminde kaza merkezidir. İç Anadolu ve Akdeniz arasında bağlantı noktalarından birisidir. Beyşehir ile beraber bölgesinde ciddi bir potansiyel oluşturmaktadır. Ayrıca kuruluş hikayesi itibariyle de bölgesinde farklılıklar arz etmektedir. Medine-i Sani olarak ta anılan şehir Türk- İslam büyüklerinden Seyit Harun Veli tarafından kurulmuştur. Yine rivayetlere göre şehrin kurulması emri Hz. Peygamber’den alınmıştır. Tüm bu nedenler ciddi bir birikim meydana getirmiştir. Bu birikim tasavvufi ve ilmi alanda gelişime katkı sağlamıştır.
Eğitim tarihi metinleri sadece okulu ve öğretmeni anlatmaz. O günün öğretmen maaşları ve buna alım gücünün tespit edilebildiğini görmekteyiz. Bu durum ekonomi tarihiyle doğrudan ilgilidir. Ayrıca Gencek, Derebucak vb. yerlerin o gün Seydişehir’e bağlı olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet döneminde ilgili yerler Beyşehir ilçesine bağlanmıştır. Haliyle bu sınır değişimi hem idari hem de ekonomik açıdan Seydişehir’e zararlı olmuştur. Bir diğer nokta da o günün öğretmenlerini tanıtan belgelerde müzik aleti çalma durumu, resim ve el işi kabiliyetleri yazılmaktadır. Bugün çok dikkate alınmayan bu durumun Cumhuriyetin ilk yıllarında ne kadar değerli olduğunu görmekteyiz. Yine köy okulunun birinde kız çocuklarının evlilik nedeniyle okulu bırakması dönemin sosyal yapısını aydınlatacaktır.
Tarih hiçbir zaman geçmişte kalmadığı gibi, bugün de konuşulmaya devam etmektedir. 19. Yüzyılın Seydişehir’indeki eğitim kurumları isim, bina vb. değişikliklerle günümüzde kullanılmaktadır. Muhtemelen gelecekte de böyle olacaktır. Yöremizin tarihine ışık tutan bu kitabın okunması tavsiye olunur. Selam ve dua ile
Mustafa AK
Tarih öğretmeni