Konuşun ey mezarlar sessizliğiniz çok ağır … Anlatın bizlere ne var ne yok oralar da… Ne umdunuz, ne buldunuz kupkuru toprak altında?… Mesela yağmurda ıslanıyor musunuz? Ya da üşüyormusunuz kar yağdığında?
Sen sen evet sen ey üzerindeki ismi bile silinmiş olan eski kabir , kaç zamandır oradasın? Var mı seni hatırlayıp dua edenin? Belli ki uzun zamandır arayıp soranın olmamış. Kuru otlar bile terketmiş toprağını…
Bak biraz ileride al yazmalı bir komşu mezar var. Fatma C. yazıyor taşı üstünde 21 yaşında ayrılmış bu dünyadan… Ey Fatma acıların bitti mi ?” Erken oldu gidişin” demişlerdir arkandan. Erken ya da geç zaman var mı oralarda? Ya da yarı yolda bırakan yavuklun için halen ağlıyor musun? Geldi mi hiç mezarının başına? Sevgi var mı, sevda var mı o diyarlarda?
Şu ileride bir renk cümbüşü var. Buranın sakini Fenerbahçe’liymiş. Yırtık bir forma ve bir flama mezar başında… Ey delikanlı nicedir halin oralarda? Derby sonrasında gelip anlatan var mı maçı, skoru? Ritüellerin geliyor mu aklına? Parmağını üç kez şıklatınca gol atıyor mudur sizin takım? Ne umdun ne buldun o toprak altında?
Meslekler yazıyor mezar taşlarında… Kenarda duruyor bir “yüksek mühendis” … Rütbeler, diplomalar geçiyor mu kara toprakta? Denkliği var mı ya da emekliliği ? Neler vardı yanında o aleme hazırlık? Sağladı mı hesabında bir kolaylık?
Yürürken endamından yerde taşlar oynardı. Burnun hep havada , kibrin arşa kadardı. Ceylan gibi gözlerin aktımı yanağına? Sen gittinde küçük dağların kaldı ardında…
Aklına geliyor mu hiç, bir bölümünü bile kaçırmadığın dizin ne durumda? Ya da kimler oturuyor perdelerin rengi uymadığı için üzüldüğün misafir odasında ?
Yıllarca kredisini ödediğin arabayı satmış mıdır çocuklar? Vakit öldürdüğün kahve köşesinde geçiyor mudur ismin ya da anılar?
Konuşun ey mezar taşları, sessizliğiniz çok ağır… Nelere pişmansınız? Neler var torbanızda? Bir Fatiha bekliyorsunuz, yazıyor taşınızda … Para bırakılsa, bir yarım altın, ya da çek yazılsa adınıza, geçer mi oralarda?