Bugün; Şampiyonlar ligini en fazla kazananı Real Madrid, Tiki taka ile bir döneme damga vuran Barcelona, ikisinin ortak mücadelesinin ürünü El Clasico, bu iki takımın arasından mücadeleyi adında saklayıp , zaman zaman mutlu sona ulaşan Atletico, UEFA Avrupa ligine bir dönem Ambargo Koyan Sevilla, futbolcu fabrikası Bilbao ve birbiri ardına başarı hikâyesi olan La Liga’nın diğer büyük kulüplerinden, yani başarıları hafızlara kazınmış bir takımından bahsetmeyeceğim. Bahsedeceğim takım bu mücadelenin kıyısında kalmış bir kasaba takımı olan Eibar’dan başkası değil. 2009 yılında iflasın eşiğinde olan kulüp 34 yaşında genç bir başkanın takımı düzgün yönetmesiyle 2014 yılında ilk kez La liga da mücadele etmeye hak kazandı. 7Bin kişilik stadı olan kasaba takımın La liga da mücadele edebilmesi için kadro kalitesini iki katına çıkarması ve sahasının da en 15bin kişilik olması gerekiyordu. Taraftarların desteği ile La ligada mücadele etmeyi başardılar ve geçtiğimiz sezona kadar da mücadele ederek Rüya gibi 6 sezonun ardından çılgın maliyetler ve takımlarla başa çıkamayarak lige veda ettiler. Başarı göreceli bir kavramdır. Takıma, potansiyele, lige ve maliyete göre şekillenir. Konyaspor ise; Büyük bir şehrin takımı ve o da benzer şekilde 2009 yılında iflasın eşiğinden dönerek, yasaklar ve zor zamanlardan sıyrılarak süper lige bir kez daha çıktı. Kıyaslanamayacak bu iki takımın ve şehrin takımını sahiplenmesindeki tezat ise düşündürücü. Bu sezon sıralama ve puan olarak rüya gibi bir sezon geçiyor. 4maçlık vakfe’nin ardından yükselme maçı olarak Galatasaray maçı seçilmişti. On birler açıklanıp kadroları gördüğümde bu maçı rahat kazanacağımızı, düşünmüştüm. Konyaspor orta sahası Galatasaray’a top toplatacak meziyetlere sahipti. Yanlış takıma yanlış kadro ile çıkmışlardı. Bir diğer artı ise Gomis’in sahada olmasıydı. Hamle olarak girse oldukça zorlayabilirdi. 5 Dakikalık takımların bir birini tartmasının ardından sahanın tek hakimi Konyaspor’du. Galatarasay sadece Konyaspor’un müsaade ettiği kadar oynayabiliyordu. İlk 20 dakikada maç bitmişti. Konyaspor bir sürpriz ve moral bozukluğunu engelleme adına rölantide bir oyunla maçı tamamladı. Saha da her oyuncu mükemmel oynarken 3 oyuncu özellikle muhteşemlerdi. Savunmada zor zamanlar geçiren Adil Demirbağ, sahanın her yerinde biten ve geldiği günden beri kendisinden böyle bir performans görmediğim Amar ve gizli kahramanımız Amir’di... Konyaspor takımı geriden oyun kurma konusunda başarılı. Fakat son dönemde takımların bu durumu çalışması kısa vadede bunu bir yanlışa çevirmiş gibi oldu. Galatasaray maçında ise bu şekilde bir oyun yoktu ve gördük ki Galatasaray’ın tek hamlesi bu düzen üzerine çalışmak olmuş. Biz ise birbirini tamamlayan mükemmel detaylara sahibiz. Ama bu sahiplik tüm şehir tarafından mağlubiyette de gösterilmeli. Sadece bir kesim değil herkes tarafından benimsenmeli…
Birazda tribünlere değinelim; Tüm bahaneler bitmiş ve gelmemek için hiç sebep kalmamıştı. 30Bine yakın futbol sever yerlerini almış ve sezon başından beri özlediğimiz görüntüler ortaya çıkmıştı. Tabi stadyum dolunca uzun zamandır planı olan ve 3 boyutlu gözlük ile görünen muhteşem düşünülmüş bir koreografi yine kendilerine hayran olmamızı sağladı. Tribünler doldu fakat sadece iş doldurmakla yetmedi elbette bazı tribünlerin bilinçlenmesi lazım. Örneğin ilk yarının sonlarında cimbom kümeye diye bir tezahürat geldi. 2-0 galipken rakibinizde hiçbir ışık yokken onları gaza getirmenin ne anlamı var? Bu tezahüratın doğru şekli Nalçacılılar’ın yaptığı gibi maçın bitimine 2dakika kala yapılır. Batı tribününde de taraftar görmek güzel, ancak deri koltuklara çıkmak taraftarlık değildir, milli servettir, kulübümüzün yani bizim malımızdır ve bu koltuklara ayakla basılmaz böyle tribün baskısı da olmaz. Bilinçli olun insan olun, orası sizin eviniz, evimiz kültürümüzde ayakkabılarımızla koltuklarda tepinmek yoktur.
Gelelim kapılara; Konya’da oynanan her maçta bu passolig turnikeleri problem çıkartmaya devam ediyor. Giriş kapıları sürekli sınıfta kalıyor. Eski stadyumu aratmayan görüntüler ve kuyruklar ortaya çıkıyor. Hoş bir durum değil bir köfteciler eksik. Adettendir galibiyet geldiğinde pek hakem konuşulmaz ama Adil’in penaltısını da arada hiç etmeyi başardın! Bugün bir kez daha gördük ki bu tribünler dolarsa bu stadyumda bu takımın yenemeyeceği takım yok! Evimizde kalan sadece 4 maçta artık bir zahmet tribünleri dolduralım. Şampiyon olamadık belki ama başka bir sezonda, bir şampiyon kadar puan topladık.
Maçın sözü; Kabul edilen bir yanlışlık kazanılmış bir zaferdir.