Yerel kıyafetleri ile Ortodoks Karaman Türkleri
Gecen haftaki yazımızın ilk bölümünde; Bizans taarruzundan kaçamayarak Hristiyanlığı kabul etmek zorunda kalan, Grek (Yunan) harfleri ile Türkçe yazan ve ibadet eden Ortodoks Karaman Türklerinden bahsetmiştik. Karaman Türkleri, Konya’nın fethinden sonra ise Sille’ye yerleştirilmişlerdi. Her biri tüccar ve zanaat erbabı olan bu insanlar özellikle 18. Yüzyıl boyunca çevre kazalardan toprak satın almaya ve göç etmeye başlamış en çok rağbet gösterdiği yer ise Seydişehir olmuştu.
Peki neden Seydişehir?
Maalesef yazılı kaynaklar bize bu konuda net bir bilgi sunmasa da, konunun uzmanlarının aynı görüşte mutabık olmaları bizi bir sonuca ulaştırıyor. Selçuk Üniversitesinin değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Hüseyin Muşmal ve Dr. Şerafettin Yıldız hocalarım Sille Müzeler sorumlusu Arkeolog Sercan Yayla ile ayrı ayrı yaptığım görüşmelerde aynı ortak görüş ortaya çıktı.
Sillelileri, Sille dışına göç etmeye zorlayan sebep sadece ekonomi değildi. Silleli aileler arasında yaşanan geçimsizlik ve kavgalar da onları Sille dışına çıkmaya zorluyordu. Bu yüzden isteyerek veya istemeyerek Sille’den göç eden aileler tercihini ilk olarak hem Beyşehir, Seydişehir, Bozkır bölgesinin sahip olduğu yüksek ticari hacmin merkezi konumunda olduğu için hem de Antalya’ya uzanan ticaret yoluna yakınlığı sebebi ile Seydişehir’den yana kullanıyorlardı.
Bugün Sille Müzesi'nde sergilenen Sille'li ortodoks Türk'lere ait Grek (Yunan) harfleri ile yazılmış Türkçe İncil kapagi. Üzerinde Grek harfleri ile "Kitabı Mukaddes"yazıyor.
Bu sebeplerle 18.Yüzyıl boyunca Sille’den Seydişehir’de göç eden gayrimüslimler büyük bir nüfusa ulaşmış ve kendilerine has, ayrı bir mahalle kurmak istemişlerdi. 1891 yılında verdikleri dilekçede, her birinin beş on senedir burada yaşadığından, pek çok sorunla karşılaştıklarından 25 hane inşa edebilecekleri bir mahalle kurulması için gerekli iznin verilmesini talep etmişlerdi. Fakat verdikleri dilekçeye, yetkili makamlardan gelen olumsuz yanıt üzerine bu isteklerinden vazgeçmek zorunda kalmışlardı.
Peki, Seydişehir’ e bu kadar yoğun şekilde göç eden bu insanlar ve torunları bugün neredeler?
Mahalle kurma isteklerine olumsuz yanıt almaları göç rüzgârını tersine döndürmüş olmalı. Zira verilen dilekçede “Pek çok sorunla karşılaştıklarından” ibaresi Sillelilerin Seydişehir’de çok da rahat olamadıklarını gösteriyor. Bunun sonucu olarak kendilerine ayrı bir mahalle kuramayan Sillelilerin yavaş yavaş Seydişehir’i terk ettiklerini görüyoruz. Zira 1914 yılına geldiğimiz zaman Seydişehir’de yalnızca 26 gayrimüslimin kaldığını, 1924 de ise sayının 17’ ye kadar düştüğünü görüyoruz.
Kalanlar ise Lozan Anlaşması gereği 1924 yılında mübadeleye tabi tutuldular. Seydişehir’den 17 Silleli gayrimüslim Yunanistan’a gönderilirken, Selanik’ten 45 Müslüman Türk muhacir Seydişehir’e geldi. Ülke genelinde toplam 1.200.000 Rum Yunanistan’a gönderilirken, 500.000 Müslüman Türk ise Anadolu’ya geldi.
Mübadele kapsamına giren ve girmeyen kimseler arasındaki ayrımın ana kıstası din olduğu için Rum denilenlerin arasında Türkçe’den başka dil bilmeyen ve Papa Eftim önderliğinde Milli Mücadeleye destek veren Silleli Ortodoks Türk’ler de dahil edilmişti.
Bununla birlikte Seydişehir’de kalıcı olan Müslüman Silleliler de vardı. 1930 yılında vefat eden ve mezarı Helim Kalfa mezarlığında bulunan, Ziraat Bankası Kâtibi Tevfik efendi bunlardan birisi.
Helim Kalfa Mezarlığında Sille'li Tevfik Efendi'nin mezarı
Mübadele ile batılı ülkelerin içişlerimize müdahale etme gerekçesi ortadan kalkmış fakat bu sebeple tarım alanları işlenememiş ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşanmıştı. Sille’den göç eden gayrimüslimlerin büyük çoğunluğunun zanaat erbabı ve tüccar olmaları sebebi ile bu sıkıntı Konya ve ilçelerinde çok daha derinden hissedilmişti. Bu durumdan Seydişehir de payını almıştı. Tabi ki en büyük yarayı ise o dönemde 1900 hane sayısı ile Konya nüfusunun yarısını barındıran Sille almış, günden güne nüfusunu kaybederek hayalet bir şehir halini almıştı.
Sille uzun yıllar suren ölüm sessizliğinin ardından 2012 yılında Selçuklu Belediyesi’nin restorasyon çalışmaları ile yeniden hayata döndü.
Müslüman ve gayrimüslimlerin yüzyıllar boyu barış içerisinde yasadığı, Türkiye’de farklı kültürlerin bir arada yasamasına dair en güzel örneklerden birini sunan ve bugun adeta ikinci baharını yasayan Sille, kiliseleri ve camileri ile o günlerin havasını yeniden teneffüs etmenizi sağlıyor. Gezilebilecek tüm alanların (Kilise, cami, müze) tamamen ücretsiz olması ise Selçuklu Belediyesi’nin bizlere sunduğu güzel bir ayrıcalık diye düşünüyorum. İstifade etmeniz dileği ile…
Bir sonraki yazımızda; son yıllarda ortaya çıkan yeni bilgi ve belgelerin ışığında bugün Karamanoğullarından ayrı bir beylik olarak kabul edilen Turgutoğulları Beyliği ve Seydişehir Seyyid Harun Veli Camii’nde türbesi bulunan Turgutoğlu Rüstem Bey’den bahsedeceğiz.
Yeniden görüşmek dileğiyle…
Muhammed Kemal ERDEM
m_k_erdem@hotmail.com
Yararlanılan Kaynaklar;
İ.Hakkı KONYALI; Konya Tarihi, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları 2007 sf 35
Yonca ANZERLİOĞLU; Karamanlı Ortodoks Türkler, Phoenix Yayınevi 2016 sf 262/308
Kürşat KURTULGAN; Balkan Muhacirlerinin Konya Vilayetine İskanı, Çizgi Yayınevi, 2010 sf 125-126
Barış SARIKÖSE; Bin Yıllık Birliktelik Sille, Çizgi Yayınevi, 2009 sf 54/65
Şerafettin YILDIZ; İz Bırakan Seydişehirliler, Eğitim Yayınevi, 2021 sf 292