TENZİH İLE SÖZÜM "KİBİR" YÜKÜ BÜROKRATLARA...
Bulanık kaynaklardan beslenerek bürokrat payesi almış, makam aldıkça tevazu ve hoşgörü artması gerekirken; burnundan kıl aldırmayan, anası soğan, babası sarımsak küstah bürokratları var Seydişehir'in...
Kulakları sadece kendi sesleri ile dolu "En iyi bilen", "yol gösterici" havasına girmiş, sadece kendilerine kulak verilmesinden hoşnut kalan, herkesin kendilerine itaat etmesini bekleyen, gözleri başkalarının açığını aramaktan yorulmuş, taassuptan, enaniyetten vicdanları kararmış kibirli bürokratları var Seydişehir'in...
Bakıyorum da; hiç ölmeyecek gibisiniz...
SPONTANE…
İnsan, birbirine taban tabana zıt eşiklerden geçerek tamamlar ömrünü...
Kimi eşik, insana, bulutların üstüne çıkaracak kadar mutluluk yaşatır ama onu ruhen asla olgunlaştırmaz ve çiğ tutar...
Kimi eşikte hendek derinliğinde çizgiler peydah eder alında... Hırpalar, yaralar ama pişirir olgunluğa götürür insanı...
Ömrünün nihayetine kadar alçalıp yükselen bir motorun pistonlarına benzer insan ömrü...
Her iniş çıkışı, onu devirli kullanabilen bir akıl ve cüz-i irade ile motora performans ve ömür katkısı yaparken; pişmemiş bir akıl; verdiği devirsiz komutlarla piston sayısı kadar mekanik dengesizliğin, bir ya da birden çok arıza ve hırpalanmış motor ömrünün müsebbibi olur...
İşte bütün bu iniş çıkışlar; insanda da böyle ...
Aklını ve cüz-i iradesini bencilliğine kullanan insanın kalbini karartır, gözünü kör eder ve olgunlaştırmazken...
Aynı iniş çıkışlar;
Diğer bir insanı, pişmiş bir aklın sahibi ve gittikçe olgunlaşan bir hayatın öğrencisi yapar...
Ve bu iki halde insanı mutlu edebilir zira izafidir mutluluk...
Kimi, bencilliği ve alma meyillisi ahvali ile mutluluğu oynar, mutlu olur...
Kimi, verme meyillisi tarumar bir gönülle mutlu kalır bu dünyada...
Kimi, yıpranmamış bir beden, uyanık, habis, haset bir ruhun sahibi ve gizli sahtekârlıklarının esiri olarak tamamlar ömrünü...
Kimi, hendekleşen izlere maruz bir ten, israf ettiği tevazulara yenik bir gönül ve sireti suretinde çehresiyle gider makbere...
İNŞALLAH RACON KESİCİ OLMAZLAR...
Mckinsey'egörev verildiğine göre; demek ki Ülkemiz üniversitelerinden elini taşın altına koyacak ilim irfan sahibi gerçek bilim adamı yetiştiremiyoruz....
Demek ki, verilen diplomaların gerçekçiliği de tartışılır.... Heyhatttt...
Konuyaşu perspektiften baktılar sanırım...
Bir ülkenin kalkınmasında 'olmazsa olmaz, üç ana unsur vardır... Fikir, bilim ve sanat...
Bunlar olmazsa; üzerine inşa edeceğimiz hiç bir proje sağlam temeller üzerine oturmuş olmaz...
Ki...!
Herhangi bir sohbet ortamında yakın tarihten bir çırpıda ismini söyleyebileceğimiz fikir, bilim sanat adamı sorsak herkes meşrebine göre fikir, bilim yada sanat adamı ismi verir...
Fikir adamı olarak kimimizin aklına Necip Fazıl Kısakürek, kimimizin Nazım Hikmet... Bilim adamı olarak Aziz Sancar gelir O'da; ödüllü ve medyatik olmasa bihaberiz... Amerika'da yetiştiğini de unutmayalım...
Sanat adamı sorsak; Afrin'e giden yada gitmeyen sanatçılar gelir...
Sanırım bu açıdan bakmışlar ve Mckansey'e ve ekonomimizde racon rolü vermişler...
Ne diyelim...
Mckinsey'e verilen RACONgörevine razı değilken; inşaallah, racon kesici olmazlar...
MAKAM ARAÇLARI
Kimseyi suçlamıyorum bu durum on yıllardır süre gelen bozuk düzen devlet anlayışıdır ancak;
Kimse ülkenin bu zor durumunda çıkacak yasayı beklememeli... Hepimiz sorumluluk hissi ile bir şeyler yapmalıyız...
Tepkilerimizi sadece konuşuyor ve eyleme dökmüyorsak; hamasetten, laf-ı güzaftan öte gitmez...
“Hareket halindeki bir karınca, duran bir öküzden daha çok iş başarır...”
Hepimiz demokratik yöntemlerle tepkilerimizi eyleme dönüştürmeliyiz...
Sosyal Medya bunun için en iyi araçtır... Kişiselleştirmeden, samimi sinkafsız, doğru üsluplarla...
AFORİZMA
“Ama yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak inananlara yararlıdır.” (Zâriyat 55) Bu ayete göre hatırlatıyorum…
“imam” kelimesini sözüyle, sazıyla, sesiyle, istismar ederek onun asli manasına gölge düşüren, diliyle gıybetlere raks ettiren öndeki adam…
Uslu dur…
GÜNÜN SÖZÜ YAZININ ÖZÜ
“Kainatta ilk işlenen günah kibirdir.. Hepimiz eşitiz ve kimse kimseden üstün değildir...”